فَاسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ
ve
يَدُ اللّٰهِ فَوْقَ اَيْد۪يهِمْ
ve
جَاءَ رَبُّكَ
ve emsali... Hem de
تَغْرُبُ ﴿الشَّمْسُ﴾ ف۪ى عَيْنٍ حَمِئَةٍ
ve eşbahı... Hem de
وَ الشَّمْسُ تَجْر۪ى لِمُسْتَقَرٍّ
ve nezairi bu üslûba birer mecradır.
ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَ ف۪يهِ
Hâtime
Sa'b olan bir kelâmın iğlak ve işkali, ya lafız ve üslûbun perişanlığından neş'et eder -bu kısım Kur'an-ı Vâzıh-ul Beyan'a yanaşmamıştır- veyahut mananın dakik, derin veyahut kıymetdar veyahut gayr-ı me'luf, gayr-ı mebzul olduğundan güya fehme karşı nazlanmak ve şevki arttırmak için kendini göstermemek ve kıymet ve ehemmiyet vermek ister; müşkilât-ı Kur'aniye bu kısımdandır.
Yükleniyor...