Kur'an'ın üslûb-u hakîmanesine yemin ederim ki: Nasara'yı ve emsalini havalandırarak dalalet derelerine atan, yalnız aklı azl ve bürhanı tard ve ruhbanı taklid etmektir. Hem de İslâmiyeti daima tecelli ve inbisat-ı efkâr nisbetinde hakaiki inkişaf ettiren, yalnız İslâmiyetin hakikat üzerinde olan teessüs ve bürhan ile takallüdü ve akıl ile meşvereti ve taht-ı hakikat üstünde bulunması ve ezelden ebede müteselsil olan hikmetin desatirine mutabakat ve muhakâtıdır. Acaba görülmüyor: Âyâtın ekser fevatih ve havatiminde nev'-i beşeri vicdana havale ve aklın istişaresine hamlettiriyor. Diyor:
اَفَلَا يَنْظُرُونَ
ve
فَانْظُرُوا
ve
اَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ
ve
اَفَلَا يَتَذَكَّرُونَ
ve
تَفَكَّرُوا
ve
مَا يَشْعُرُونَ
ve
يَعْقِلُونَ
ve
مَايَعْقِلُونَ
ve
يَعْلَمُونَ
ve
فَاعْتَبِرُوا يَٓا اُولِى الْاَلْبَابِ
Ben dahi derim:
فَاعْتَبِرُوا يَٓا اُولِى الْاَلْبَابِ
Hâtime
فَاعْتَبِرُوا يَٓا اُولِى الْاَلْبَابِ
Zahirden ubûr ediniz! Hakikat sizi bekliyor. Fakat gördüğünüz vakit incitmeyiniz. Esah ve lâzım...
* * *
اَفَلَا يَنْظُرُونَ
ve
فَانْظُرُوا
ve
اَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ
ve
اَفَلَا يَتَذَكَّرُونَ
ve
تَفَكَّرُوا
ve
مَا يَشْعُرُونَ
ve
يَعْقِلُونَ
ve
مَايَعْقِلُونَ
ve
يَعْلَمُونَ
ve
فَاعْتَبِرُوا يَٓا اُولِى الْاَلْبَابِ
Ben dahi derim:
فَاعْتَبِرُوا يَٓا اُولِى الْاَلْبَابِ
Hâtime
فَاعْتَبِرُوا يَٓا اُولِى الْاَلْبَابِ
Zahirden ubûr ediniz! Hakikat sizi bekliyor. Fakat gördüğünüz vakit incitmeyiniz. Esah ve lâzım...
Yükleniyor...