Şu nüktelere binaen deriz ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm malûm olan ümmiyetiyle beraber güya gayr-ı mukayyed olan ruh-u cevvale ile tayy-ı zaman ederek mazinin a'mak-ı hafasına girerek, hazır ve müşahid gibi enbiya-yı salifenin ahvallerini ve esrarlarını teşrih etmesiyle; bütün enzar-ı âleme karşı öyle bir dava-yı azîmede -ki, bütün ezkiya-i âlemin nazarlarını dikkate celbeder- bilâ-perva ve nihayet vüsuk ile müddeasına mukaddeme olarak o esrar ve ahvalin ukad-ı hayatiyeleri hükmünde olan esaslarını zikretmekle beraber, kütüb-ü salifenin ittifak noktalarında musaddık ve ihtilaf noktalarında musahhih olarak kısas ve ahval-i enbiyayı bize hikâye etmesi, sıdk ve nübüvvetini intac eder.
Teznib:
Cemi' enbiyanın delail-i nübüvvetleri, sıdk-ı Muhammed'e (A.M.) delildir ve cemi' mu'cizatları, Muhammed'in bir mu'cize-i maneviyesidir (Aleyhimüsselâm). Bunda dikkat edersen anlayacaksın.
İşaret:
Ey birader!.. Bazan kasem, bürhanın yerini tutar. Zira bürhanı tazammun eder. Öyle ise: