Birincisi: "Tenbelliklerinden dolayı namazı terkedenlerin Cehennem gibi bir azab ile tehdid edilmelerinin sebebi nedir?"
İkincisi: "Gözle görülen bu nihayet derecede mebzuliyet ve icad-ı eşyadaki intizamlı suret, hem vahdet yolundaki nihayet derecede kolaylık ve sühulet, hem nass-ı Kur'anla
مَا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ اِلَّا كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ ٭ وَمَٓا اَمْرُ السَّاعَةِ اِلَّا كَلَمْحِ الْبَصَرِ اَوْ هُوَ اَقْرَبُ
gibi âyetlerin nihayet derecede gösterdikleri kolaylığın sırrı ve hikmeti nedir?"
Üçüncüsü: "Kâinat fabrikasının işlettirilmesi bir terkib ve tahlil neticesi olduğunu ve hiçten birşey i'dam edilmediği gibi hiçten birşey de icad edilmez diyen feylesofların bu sözleri nasıldır?" demesine karşı, pek dakik ve çok derin ve gayet yüksek ve çok geniş ve nihayet derecede mukni' ve müskit olarak serdettiği delail-i akliye ile, esbaba tapan ve tabiat bataklığında boğulanları kurtaran ve halen o mesleklerinde bulunanları utandıran gayet hakikatlı ve musîb cevablar vardır.
Hüseyin
YİRMİDÖRDÜNCÜ LEM'A:
195
"Dört Hikmet"i hâvidir.
يَٓا اَيُّهَا النَّبِىُّ قُلْ لِاَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَٓاءِ الْمُؤْمِن۪ينَ يُدْن۪ينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَاب۪يبِهِنَّ
ilh... gibi âyetlerle, Kur'an-ı Hakîm tesettürü emrediyor. Sefih ve mimsiz medeniyetin ise, Kur'anın bu hükmüne karşı muhalif gittiğini ve tesettürü fıtrî görmediğinden, "bir esarettir" deyip dinsizcesine bir sualine karşı Kur'an-ı Hakîm'in bu hükmü
İkincisi: "Gözle görülen bu nihayet derecede mebzuliyet ve icad-ı eşyadaki intizamlı suret, hem vahdet yolundaki nihayet derecede kolaylık ve sühulet, hem nass-ı Kur'anla
مَا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ اِلَّا كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ ٭ وَمَٓا اَمْرُ السَّاعَةِ اِلَّا كَلَمْحِ الْبَصَرِ اَوْ هُوَ اَقْرَبُ
gibi âyetlerin nihayet derecede gösterdikleri kolaylığın sırrı ve hikmeti nedir?"
Üçüncüsü: "Kâinat fabrikasının işlettirilmesi bir terkib ve tahlil neticesi olduğunu ve hiçten birşey i'dam edilmediği gibi hiçten birşey de icad edilmez diyen feylesofların bu sözleri nasıldır?" demesine karşı, pek dakik ve çok derin ve gayet yüksek ve çok geniş ve nihayet derecede mukni' ve müskit olarak serdettiği delail-i akliye ile, esbaba tapan ve tabiat bataklığında boğulanları kurtaran ve halen o mesleklerinde bulunanları utandıran gayet hakikatlı ve musîb cevablar vardır.
Hüseyin
YİRMİDÖRDÜNCÜ LEM'A:
195
"Dört Hikmet"i hâvidir.
يَٓا اَيُّهَا النَّبِىُّ قُلْ لِاَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَٓاءِ الْمُؤْمِن۪ينَ يُدْن۪ينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَاب۪يبِهِنَّ
ilh... gibi âyetlerle, Kur'an-ı Hakîm tesettürü emrediyor. Sefih ve mimsiz medeniyetin ise, Kur'anın bu hükmüne karşı muhalif gittiğini ve tesettürü fıtrî görmediğinden, "bir esarettir" deyip dinsizcesine bir sualine karşı Kur'an-ı Hakîm'in bu hükmü
Yükleniyor...