İkinci hikâye:

Bir vakit ihtiyar bir kadının sekiz oğlu varmış. Herbirisine mevcud sekiz ekmekten birer ekmek verdi, kendine kalmadı. Sonra herbirisi ekmeğinin yarısını ona verdi. Onun ekmeği dört oldu, ötekiler yarıya indi.

Kardeşlerim! Ben de kırkınızın herbirinin musibet hissesinin manevî eleminin yarısını kendimde hissediyorum. Kendi şahsıma ait elemi aldırmıyorum. Bir gün fazla muztar bulundum. "Acaba hatamın cezası mıdır çekiyorum" diye geçmiş hâleti tedkik ettim. Gördüm ki, bu musibeti kaynatmaya ve tahrik etmeğe hiçbir cihette müdahalem olmadığını ve bilakis kaçmak için mümkün tedbirleri istimal ediyordum. Demek bu bir kaza-yı

Yükleniyor...