kat'î delildir ki; bir eser-i zekâ ve dirayet değil, belki Kur'anî bir hârika ve keramettir. Bu kadar sıkı ve saklı olduğun halde yine bir seyr-i seri' ile her tarafa yayılıp yazılmaklığın, kadın ve erkek herkes tarafından telaş ve heyecanla bir panzehir ve bir tiryak gibi hüsn-ü kabule mazhariyetin ve sönsün diye üflenirken sönmeyip bilakis yanıp artan şiddetin, küfr-ü mutlaka ve zındıkaya karşı tek başına merdane ve şâhane heybet ve savletin ve nihayet neticede zafer ve galibiyetin, yalnız küre-i arzda değil, belki âlem-i melaikede dahi alkışlarla karşılandığı şübhesizdir.

Şimdiye kadar karanlıklarda kalan ve meçhullere karışan, fakat zihinleri tahrik ve tahriş etmekten hâlî kalmayan birçok muammaları nurunla aydınlatıp açıkladın ve bizi yollarda yorulup kalmaktan korudun ve kurtardın. Zeminin yedi sene bu dehşetli hengâmında, bu temiz milletin ve bu cennet gibi memleketin sapasağlam bir halde durması ve bütün İslâm diyarının da keza her taarruzdan masûn kalması da bir avn-i İlahî ve imdad-ı Ahmedî (Aleyhissalâtü Vesselâm) ve bu nur-u Kur'anî ile olduğu şübhesizdir.

Bu vaziyet-i elîme ve zelile karşısında baştan

Yükleniyor...