geldiğine dair olan hadîs-i şerif dahi, mana-yı zahirîsi değil, mana-yı maksudu murad ederek o dört nehrin tamamen esbab-ı maddiye haricinde akıp, Mısır'ın kumistanını cennete çeviren Nil-i Mübarek misillü pek azîm niam-ı İlahiyeye işaret için "Cennet'ten geliyor" denmiş.

Bu nevi âyet ve hadîslerde mana-yı zahire bakılmaz. Mana-yı maksud doğru olsa, kelâm sadıktır.

Meselâ: Elsine-i Arabda kesretle müstamel olan durub-u emsallerden

كَث۪يرُ الرَّمَادِ

"külü çok" ve

طَو۪يلُ النَّجَادِ

"kılınç bendi uzun" gibi darb-ı meseller, birincisi sehavete, ikincisi uzun boylu olmaya delalet etmekle; sehavetli ve boyu uzun olmak şartıyla zahiren külü ve kılıncı olmasa da, kelâm haktır ve sadıktır; tekzib edilemez. Risale-i Nur'un, hakkında Cennet'ten geldiğine dair hadîs olan dört nehre dair cevabını neşretmeden evvel, beşerin en beligi ve en fasihi ve

مَا زَاغَ الْبَصَرُ

ve

تَنَامُ عَيْن۪ى وَلَا يَنَامُ قَلْب۪ى

hakikatlarına


Yükleniyor...