Bu nevi âyet ve hadîslerde mana-yı zahire bakılmaz. Mana-yı maksud doğru olsa, kelâm sadıktır.
Meselâ: Elsine-i Arabda kesretle müstamel olan durub-u emsallerden
كَث۪يرُ الرَّمَادِ
"külü çok" ve
طَو۪يلُ النَّجَادِ
"kılınç bendi uzun" gibi darb-ı meseller, birincisi sehavete, ikincisi uzun boylu olmaya delalet etmekle; sehavetli ve boyu uzun olmak şartıyla zahiren külü ve kılıncı olmasa da, kelâm haktır ve sadıktır; tekzib edilemez. Risale-i Nur'un, hakkında Cennet'ten geldiğine dair hadîs olan dört nehre dair cevabını neşretmeden evvel, beşerin en beligi ve en fasihi ve
مَا زَاغَ الْبَصَرُ
ve
تَنَامُ عَيْن۪ى وَلَا يَنَامُ قَلْب۪ى
hakikatlarına
Yükleniyor...