hiçbirisi yoktur ki, akl-ı selim ile mütalaa edildiği vakitte akıl onu kabul etmemiş olsun. Belki akıl, hikmeti anladığı vakit hayretinden secde ediyor. Risale-i Nur'da makaleleri neşredilen kırkaltı meşhur feylesoflar tasdik etmişler ki : " Kur'an, aklî ve mantıkî bir dini ders veriyor."

Evet kardeşlerimiz! Kuran-ı Hakîm, şems gibi kendi kendini gösteriyor; kendi kendini müdafaa ediyor. Mütekellim-i Ezelî, her asırda zamanın ihtiyacına göre Kur'anın eline bir elmas kılınç veriyor. O elmas kılınç vaki' şübhe ve itirazları def' ve tardederek Kur'an-ı Hakîm'e gelen şübehatı izale eder. İşte bu asırda da bu elmas kılınç, Risale-i Nur'dur. Risale-i Nur, ihtiyarsız olarak inayet sevkiyle ehl-i küfrün âyât-ı Kur'aniye ve ehadîs-i Nebeviye ve evliyaullahın keşiflerinde gördükleri hakikatlere olan itirazlara cevab vermiştir. O derecede onların hakikatını izhar etmiştir ki, muterizlerin itiraz ettikleri aynı noktalarda, belâgatı ve i'caz lem'alarını isbat ediyor. Âyât-ı Kur'aniyenin, hattâ bazan bir harfinde veya bir sükûnunda i'caz-ı Kur'aniyeyi güneş gibi gösteriyor. Evet, Üstadımız Mu'cizat-ı Kur'aniye Risalesinin başında demiş:

Yükleniyor...