isyan eden, İlahî kanunlara isyan eden, Allah'a isyan eden, kendine isyan eden, ne yaptığını bilmeyen bir âsi gençlik meydana getirilmek isteniyor. Ve işte sinema köşelerinde kuyruk, sokak başlarında işsiz, kahve köşelerinde kumarbaz, mektebde başarısız! Gazetelerde yazarlara sermaye, haberlerde kaçak, câni, hırsız, ahlâksız ve kimsesiz... Ana ondan dert yanıcı, baba ondan şikayetçi, öğretmen ondan şikayetçi, polis ve hükûmet ondan şikayetçi; pedagoglar onlar için toplanır. Eğitim kongrelerinde birinci sandalyeye onun konusu oturtulur. Mütefekkirlerimiz onlar için kafa yorar, mürekkep harcar, kâğıtlar karalar... Fakat cem'iyeti yeyip bitirmekte, anarşizmin korkunç girdablarına sürüklemekte olan içtimaî verem gittikçe had safhaya girmekte; ikinci, derken üçüncü devreye vâsıl olmaktadır.

Biz bunun sebeblerini, müsebbiblerini ve ilâcının ne olabileceğini düşünürken, bir İngiliz Müstemlekât Nâzırının Kur'an-ı Kerim'i eline alarak "Bu Kur'an Müslümanların elinde varken, biz onlara hakikî hâkim olamayız. Ya bunun kaldırılmasına veya çürütülmesine çalışmalıyız." sözünü hatırlıyoruz. Ve bu gazete haberi üzerine: "Kur'anın hakikatını neşredeceğim, onun nuruyla küfrün zulümatını dağıtıp,

Yükleniyor...