4- "Cennet"in cem'iyle tenkiri.
5- "Cereyan"ın zikri.
6-
تَحْت
ile beraber
مِنْ
in zikri.
7- "Nehir" tabiriyle tarifidir.
Bu kayıdların o maksadın tahakkukuna çalıştıklarına bir parça izahat vereceğiz. Şöyle ki:
Pek büyük birşey tebşir edildiği zaman, akıl tereddüd eder, inanamaz; inandırmak için te'kide ihtiyaç olur. Ve keza neş'e ve sürur makamları, evhamdan hâlî olmalıdır. Çünki edna bir vehimle, sürur zâil olur. Buna binaen burada o büyük tebşirat,
اَنَّ
ile te'kid edilmiştir ki; hem akıl inansın, hem o süruru izale edecek hiçbir evham kalmasın. Ve keza bu tebşiratın yalnız bir va'dden ibaret olmayıp, bir hakikat olduğuna işarettir.
İhtisası ifade eden
لَهُمْ
deki "lâm" tebşir edilen şeyin onlara mahsus ve onların mülkü ve onların fazlî istihkakları olduğuna delalet eder ki; lezzetleri tamam, sürurları müzdad olsun. Ve illâ bir padişah, bir fakiri misafir ederse; madem o misafirlik ve o sohbet ebedî değildir, kıymeti yoktur.
لَهُمْ
ün takdimi hasrı ifade ettiğinden, beyn-en nâs Cennet'in onlara tahsis kılındığına ve dolayısıyla ehl-i nârın da perişan hallerini onların gözleri önüne götürmeye sebeb olduğuna delalet eder. Ve bu itibarla Cennet'in lezzeti artar ve kıymeti tezahür eder.
Cennet'in cem'i, Cennetlerin taaddüdüne ve amellere göre Cennet'in mertebelerine işarettir. Ve keza Cennet'in herbir cüz'ü, Cennet gibi bir Cennet olduğuna ve herbir mü'mine düşen kısım, büyüklüğüne nazaran tam bir Cennet gibi göründüğüne işarettir.
Cennet'in tenkiri ise, güzelliğinin kabil-i tarif ve tavsif olmadığına veya sâmi'lerin iştiha ve istihsanlarının fevkalâdeliğine işarettir.
تَجْر۪ى
: Bahçelerin en güzeli, içinde suyu bulunanlardır. Bunların da
5- "Cereyan"ın zikri.
6-
تَحْت
ile beraber
مِنْ
in zikri.
7- "Nehir" tabiriyle tarifidir.
Bu kayıdların o maksadın tahakkukuna çalıştıklarına bir parça izahat vereceğiz. Şöyle ki:
Pek büyük birşey tebşir edildiği zaman, akıl tereddüd eder, inanamaz; inandırmak için te'kide ihtiyaç olur. Ve keza neş'e ve sürur makamları, evhamdan hâlî olmalıdır. Çünki edna bir vehimle, sürur zâil olur. Buna binaen burada o büyük tebşirat,
اَنَّ
ile te'kid edilmiştir ki; hem akıl inansın, hem o süruru izale edecek hiçbir evham kalmasın. Ve keza bu tebşiratın yalnız bir va'dden ibaret olmayıp, bir hakikat olduğuna işarettir.
İhtisası ifade eden
لَهُمْ
deki "lâm" tebşir edilen şeyin onlara mahsus ve onların mülkü ve onların fazlî istihkakları olduğuna delalet eder ki; lezzetleri tamam, sürurları müzdad olsun. Ve illâ bir padişah, bir fakiri misafir ederse; madem o misafirlik ve o sohbet ebedî değildir, kıymeti yoktur.
لَهُمْ
ün takdimi hasrı ifade ettiğinden, beyn-en nâs Cennet'in onlara tahsis kılındığına ve dolayısıyla ehl-i nârın da perişan hallerini onların gözleri önüne götürmeye sebeb olduğuna delalet eder. Ve bu itibarla Cennet'in lezzeti artar ve kıymeti tezahür eder.
Cennet'in cem'i, Cennetlerin taaddüdüne ve amellere göre Cennet'in mertebelerine işarettir. Ve keza Cennet'in herbir cüz'ü, Cennet gibi bir Cennet olduğuna ve herbir mü'mine düşen kısım, büyüklüğüne nazaran tam bir Cennet gibi göründüğüne işarettir.
Cennet'in tenkiri ise, güzelliğinin kabil-i tarif ve tavsif olmadığına veya sâmi'lerin iştiha ve istihsanlarının fevkalâdeliğine işarettir.
تَجْر۪ى
: Bahçelerin en güzeli, içinde suyu bulunanlardır. Bunların da
Yükleniyor...