Cennet ile Horhor Bahçesinin

{(Haşiye): Horhor, Van'da müellifin medresesinin adıdır.}

arasında ne nisbet varsa, Cennet'in lezzetleriyle dünyanın lezzetleri arasında da aynı o nisbet vardır. Cennet'in Horhor Bahçesinden dereceleri ne kadar çok yüksek ise, uhrevî lezzetler de dünya lezzetlerine göre öyledir. Her iki âlem arasında bu büyük tefavüte, İbn-i Abbas

لَيْسَ فِى الْجَنَّةِ اِلَّا اَسْمَٓائُهَا

cümlesiyle işaret etmiştir. Yani "Cennet'te, dünya meyvelerinin yalnız isimleri vardır." Yani isimleri birdir, fakat lezzetleri ayrıdır.

Cennet'te lezzetin devamı mes'elesi ise: Evet lezzetin hakikî lezzet olması, zeval görmeyip devam etmesindendir. Zira elemin zevali lezzet olduğu gibi, lezzetin zevali de elemdir; hattâ zevalinin tasavvuru bile elemdir. Evet bütün mecazî âşıkların enînleri, bağırıp çağırmaları, bu kısım elemdendir ve bütün divanlarıyla yaptıkları ağlamalar, vaveylâlar, hep mahbubların firak ve zevallerinin tasavvurundan neş'et eden elemdendir. Evet pek çok muvakkat lezzetler var ki, zevalleri daimî elemleri intac ettiği gibi; çok elemlerin zevali de, leziz lezzetlere bâis olur. Lezzet ve nimet ise, devam etmek şartıyla lezzet ve nimet sayılabilir.

Hülâsa: İnsan, ebed için yaratılmıştır. Onun hakikî lezzetleri, ancak marifetullah, muhabbetullah, ilim gibi umûr-u ebediyededir.

Bu âyetin cümleleri arasındaki rabıtaları gördük. Şimdi cümlelerinin işgal ettikleri yerler ile münasebetlerine bakacağız:

Evet

وَ بَشِّر۪ الَّذِينَ اٰمَنُوا وَ عَمِلُوا الصَّالِحَاتِ

bu cümlenin, bu mevki ile münasebeti: Evet Cenab-ı Hak ibadeti teklif etti ve nübüvveti isbat etti ve Peygamberimiz'i (A.M.) tebliğ-i umûra memur yaptı ve dünyevî bazı lezzetlere cevaz vermeyen ve meşakkatleri tazammun eden ibadete mü'minlerin imtisallerini temin etmek için, mü'minlere va'd buyurulan tebşirleri tebliğ etmeyi Resul-ü Ekrem'e (A.M.) emretti. Çünki o Hazret (A.M.) inzar ve tahvife (korkutma) memur olduğu gibi; Allah'ın rızasını, lütfunu, kurbiyetini ve saadet-i ebediye gibi tebşiratını da tebliğe memurdur.

اَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ى

: İnsanın ihtiyacat-ı zaruriyesi içinde en evvel lâzım olan, mekân ve meskendir. Mekânın en güzeli, nebatat ve


Yükleniyor...