olup, kat'î cevabları da, isbat-ı nüzuldür.
Tedricen yani âyet âyet, sure sure, hâdiselere göre nüzulü ifade eden tef'il bâbından
نَزَّلْنَا
kelimesinin, def'aten nüzule delalet eden if'al bâbından
اَنْزَلْنَا
kelimesine tercihan zikredilmesi; onların davalarında "Ne için Kur'an def'aten nâzil olmamıştır?" diye delil getirdiklerine işarettir.
عَبْدِنَا
: Abd lafzının nebi veya Muhammed (A.M.) lafızlarına cihet-i tercihi; abd tabiri, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın azametine ve ibadetin ulüvv-ü derecesine işaret olduğu gibi,
اُعْبُدُوا
emrini te'kiddir ve Resul-i Ekrem hakkında vârid olan vehimleri def'etmektir ki, o zât bütün insanlardan ziyade ibadet yapmış ve Kur'anı okumuştur.
فَاْتُوا
: Bu emir, taciz içindir. Yani emirden maksad, muhatabdan birşey taleb değildir. Ancak başlarına vurmakla muarazaya, tecrübeye davet etmektir ki, aczleri meydana çıksın.
بِسُورَةٍ
ilââhir... Bu tabirden anlaşılır ki; onların ilzamları, acizleri son hadde baliğ olmuştur. Zira dokuz dereceye baliğ olan tahaddinin, yani muarazaya davet etmenin tabirleri, tabakaları vardır.
1- Yüksek nazmıyla, ihbarat-ı gaybiyesiyle, ihtiva ettiği ulûmu ve âlî hakaikıyla beraber tam bir Kur'anın mislini, ümmi bir şahıstan getiriniz.
2- Eğer böylece mislini getirmek tâkatinizin fevkinde ise, belig bir nazımla uydurma şeylerden olsun, getiriniz.
3- Eğer buna da kudretiniz olmazsa, on sure kadar bir mislini yapınız.
4- Bu da mümkün olmadı ise, uzun bir surenin mislini yapınız.
5- Eğer bu da size kolay değilse, kısa bir surenin misli olsun.
6- Eğer ümmi bir şahıstan imkân bulamadı iseniz, âlim ve kâtib bir adamdan olsun.
Tedricen yani âyet âyet, sure sure, hâdiselere göre nüzulü ifade eden tef'il bâbından
نَزَّلْنَا
kelimesinin, def'aten nüzule delalet eden if'al bâbından
اَنْزَلْنَا
kelimesine tercihan zikredilmesi; onların davalarında "Ne için Kur'an def'aten nâzil olmamıştır?" diye delil getirdiklerine işarettir.
عَبْدِنَا
: Abd lafzının nebi veya Muhammed (A.M.) lafızlarına cihet-i tercihi; abd tabiri, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın azametine ve ibadetin ulüvv-ü derecesine işaret olduğu gibi,
اُعْبُدُوا
emrini te'kiddir ve Resul-i Ekrem hakkında vârid olan vehimleri def'etmektir ki, o zât bütün insanlardan ziyade ibadet yapmış ve Kur'anı okumuştur.
فَاْتُوا
: Bu emir, taciz içindir. Yani emirden maksad, muhatabdan birşey taleb değildir. Ancak başlarına vurmakla muarazaya, tecrübeye davet etmektir ki, aczleri meydana çıksın.
بِسُورَةٍ
ilââhir... Bu tabirden anlaşılır ki; onların ilzamları, acizleri son hadde baliğ olmuştur. Zira dokuz dereceye baliğ olan tahaddinin, yani muarazaya davet etmenin tabirleri, tabakaları vardır.
1- Yüksek nazmıyla, ihbarat-ı gaybiyesiyle, ihtiva ettiği ulûmu ve âlî hakaikıyla beraber tam bir Kur'anın mislini, ümmi bir şahıstan getiriniz.
2- Eğer böylece mislini getirmek tâkatinizin fevkinde ise, belig bir nazımla uydurma şeylerden olsun, getiriniz.
3- Eğer buna da kudretiniz olmazsa, on sure kadar bir mislini yapınız.
4- Bu da mümkün olmadı ise, uzun bir surenin mislini yapınız.
5- Eğer bu da size kolay değilse, kısa bir surenin misli olsun.
6- Eğer ümmi bir şahıstan imkân bulamadı iseniz, âlim ve kâtib bir adamdan olsun.
Yükleniyor...