kusursuz kemaline, misilsiz cemaline, nihayetsiz rahmetine karşı hamd ü sena edip

اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَ اِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُ

demekle, muinsiz rububiyetine, şeriksiz uluhiyetine, vezirsiz saltanatına karşı arz-ı ubudiyet ve istiane etmek, hem nihayetsiz kibriyasına, hadsiz kudretine ve acizsiz izzetine karşı rükûa gidip bütün kâinatla beraber za'f u aczini, fakr u zilletini izhar etmekle,

سُبْحَانَ رَبِّىَ الْعَظ۪يمِ

deyip Rabb-ı Azîm'ini tesbih edip; hem zevalsiz cemal-i zâtına, tegayyürsüz sıfât-ı kudsiyesine, tebeddülsüz kemal-i sermediyetine karşı secde edip hayret ve mahviyet içinde terk-i masiva ile muhabbet ve ubudiyetini ilân edip, hem bütün fânilere bedel bir Cemil-i Bâki, bir Rahîm-i Sermedî bulup,

سُبْحَانَ رَبِّىَ الْاَعْلٰى

demekle zevalden münezzeh, kusurdan müberra Rabb-i A'lâsını takdis etmek; sonra teşehhüd edip, oturup bütün mahlukatın

Yükleniyor...