Kardeşimiz Hakkı Efendi de onların içinde idi. Birkaç gün öyle devam etti. Sonra birden hiç sebeb hissetmeden yine Hakkı, Hulusi'ye arkadaş oldu. İsmiyle, resmiyle has dairesine girdi. Hakkı'nın "Beni duadan unutmasın" diye, mektubunuzdaki fıkranın yazıldığı aynı zamanda, hususî duayı kazanmış hesabıyla tahmin ettik.
Hattâ bugünlerde bunun gibi inayetin çok lem'aları var. Emin, bunları havadis-i yevmiye diye bir fıkra yazacak, belki size de gönderecek. (Risalet-ün Nur'un küçük talebeleri ve istikbalde çalışkan, kıymetdar şakirdleri olanlar, şimdi de talebeler dairesinde olarak hissedardırlar.)
İstanbul'da Mehmed Feyzi, Eski Said'in risalelerini ararken, aynı günde kahraman Rüşdü, bir dükkânda mevcudunu toplamış, almış idi. Küçük Hüsrev müteessir olarak başka yerde aramış, İşarat-ül İ'caz'ı bulmuş; tahminen demiş ki: Bana sebkat eden, herhalde benden ilerideki Isparta'lı kardeşlerimdir.
Her neyse, bu İşarat-ül İ'caz nüshasını Hâfız Ali ve Sabri'deki nüshalarda bulunan keramet-i tevafukiyeyi yazdırmak istiyor. En kolay bir çaresi; küçük bir defterde, her sahifesinde tefsirin bir sahifesine mukabil huruf-u hecanın (Elif ve tâ ve saire) kaydedersiniz. Kolayını bulmazsanız kalsın.
Umum kardeşlerime birer birer ve bilhâssa risaleler ile çok meşgul olanlara selâm ve dualar ederim ve dualarını beklerim.
Not:
Emin ve Küçük Hüsrev ve Hâfız Tevfik selâm ve arz-ı hürmet ederler. Tahsin askere gitmiş.
Kardeşiniz
Said Nursî
* * *
(Risale-i Nur'un ehemmiyetli bir şakirdi olan Yusuf'un bir fıkrasıdır)
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ وَ بِهِ نَسْتَع۪ينُ
Rahîm, Rauf ve Zü-l Minen hazretlerinin inayet ve lütuflarından olarak, tövbe ve istiğfar gibi kullarına ihda eylediği, miftah-ı kerem ü ihsana, çok günahkâr ve terbiyesiz olan ben sefil Yusuf Toprak,
Hattâ bugünlerde bunun gibi inayetin çok lem'aları var. Emin, bunları havadis-i yevmiye diye bir fıkra yazacak, belki size de gönderecek. (Risalet-ün Nur'un küçük talebeleri ve istikbalde çalışkan, kıymetdar şakirdleri olanlar, şimdi de talebeler dairesinde olarak hissedardırlar.)
İstanbul'da Mehmed Feyzi, Eski Said'in risalelerini ararken, aynı günde kahraman Rüşdü, bir dükkânda mevcudunu toplamış, almış idi. Küçük Hüsrev müteessir olarak başka yerde aramış, İşarat-ül İ'caz'ı bulmuş; tahminen demiş ki: Bana sebkat eden, herhalde benden ilerideki Isparta'lı kardeşlerimdir.
Her neyse, bu İşarat-ül İ'caz nüshasını Hâfız Ali ve Sabri'deki nüshalarda bulunan keramet-i tevafukiyeyi yazdırmak istiyor. En kolay bir çaresi; küçük bir defterde, her sahifesinde tefsirin bir sahifesine mukabil huruf-u hecanın (Elif ve tâ ve saire) kaydedersiniz. Kolayını bulmazsanız kalsın.
Umum kardeşlerime birer birer ve bilhâssa risaleler ile çok meşgul olanlara selâm ve dualar ederim ve dualarını beklerim.
Not:
Emin ve Küçük Hüsrev ve Hâfız Tevfik selâm ve arz-ı hürmet ederler. Tahsin askere gitmiş.
Kardeşiniz
Said Nursî
(Risale-i Nur'un ehemmiyetli bir şakirdi olan Yusuf'un bir fıkrasıdır)
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ وَ بِهِ نَسْتَع۪ينُ
Rahîm, Rauf ve Zü-l Minen hazretlerinin inayet ve lütuflarından olarak, tövbe ve istiğfar gibi kullarına ihda eylediği, miftah-ı kerem ü ihsana, çok günahkâr ve terbiyesiz olan ben sefil Yusuf Toprak,
Yükleniyor...