bu asrımızın tam bulunduğumuz senesine bakarak ehl-i imana bir büyük ihsanı var diye, mana-yı remziyle haber veriyor.

Biz bakıyoruz, bu zamanda en büyük ihsan, imanı kurtarmaktır. Ve görüyoruz, imanı hârika bürhanlarla kurtaran -başta- Risale-i Nur'dur. Demek bu zamana nisbeten bir "fazl-ı kebir" de odur.

Bu işareti kuvvetlendiren şudur:

فَضْلاً كَب۪يرًا

daki

فَضْلاً

kelimesi, dokuzyüz altmış (960) edip Risalet-ün Nur'un bu ismi, izafeden tavsif tarzına geçmekle Risalet-ün Nuriye olup, makamı olan dokuzyüz altmışiki (962) adedine manidar iki farkla tevafuku, onun başına remzen ve îmaen parmak basmasıdır.

İlahî ya Rab! Sen Risale-i Nur'u ve Risale-i Nur Müellifi Üstadımız Said Nursî'yi ve Risale-i Nur talebe ve şakirdlerini ve mensublarını, mahfaza-i hıfzında ve kal'a-i İlahiyen içinde muhafaza ve emîn eyle.. âmîn! Ve hizmet-i Kur'an ve imanda sabit ve daim eyle.. âmîn! Ve bu kudsî hizmetlerinde, muvaffakıyetlerle yardım ve muavenetler ihsan eyle.. âmîn! Ve Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan-ı Azîmüşşan'ın sırr-ı a'zamına, marifetullah, muhabbetullah ve muhabbet-i Resulullah sırr-ı kudsîsine ve "Hasbünallahü ve ni'melvekil" sırr-ı uzmasına ve rızaullah ve rü'yet-i cemalullah lütf u ihsanına mazhar eyle, Ya Rabb-el Âlemîn!..

وَ صَلَّى اللّٰهُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى اٰلِه۪ وَ اَصْحَابِهِ وَ اَهْلِ بَيْتِه۪ اَجْمَع۪ينَ الطَّيِّب۪ينَ الطَّاهِر۪ينَ اٰم۪ينَ اٰم۪ينَ بِحُرْمَةِ سَيِّدِ الْمُرْسَل۪ينَ وَ الْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ

Fakir, âciz, zayıf, günahkâr talebe

ve hizmetkârınız İnebolu'lu

Ahmed Nazif Çelebi

* * *


Yükleniyor...