Nur feyzi menbaından nebean eden lemaatın, izn-i Hak'la ârızasız gelebilmeleri,
5- Eski hocalarımın âsâr-ı Nur'u bu âcizden dinlemeleri, vasıtamla okumaları,
6- Elhamdülillah buraya gelen Nurlu eserlerin, hususiyet ve mahremiyet kayıdlarına bir derece dikkat ederek intişarına çalıştığım halde, yüzbin kerre şükr ü minnet ol Hâlık-ı Azîm'e, bir mani' ve şer zuhur etmemesi.. ilh...
Açık, zahir, bahir ve kat'î bir himaye ve sıyanet-i maneviye neticesi ve Risale-i Nur şakirdleri arasındaki hakikî ihlas ve tesanüdün parlak bir tecellisidir.
Sun'î bir tevazu için değil, hakikatı ifade için derim ki: Bundan evvel Sabri Efendi kardeşimize yazdığım küçük mektubumda da zikrettiğim vecihle, Risale-i Nur şakirdleri vücud-u manevîsinde, ancak küçük bir ayak parmağı kadar bir kıymeti olan bu bîçare kardeşinizi, Hâlıkımız bu günahkâr abdini nihayetsiz in'am ve ihsanına lâyık görmüş ki; Risale-i Nur naşirine bir talebe, Risale-i Nur şakirdlerine bir kardeş, Kur'an hâdimlerine bir arkadaş etmiştir. Arabî ve Farisî bilmeyen, ilim ve medrese görmeyen bir âsi abdine, hikmet-i Samedaniyesiyle böyle bir ikramda bulunuşu, elbette bir hikmete müsteniddir. O da her halde Risale-i Nur'la alâkadar olanlar arasındaki safvet ve ihlas ile, Risale-i Nur'un ind-i İlahîdeki derecesine ve hizmetin ulviyetine atfolunur.
İşte Risale-i Nur şakirdlerinden en gayr-ı nâfi' bir uzva, misal olarak zikredilen bu kadar açık himaye ve sıyanet-i İlahî vaki' olursa, diğer münevver unsurlara ne derece ikram ve inayet olacağı kıyas olunabilir.
Allah'ın inayetine, Peygamberimiz Muhammed Mustafa Sallallahü Teâlâ Aleyhi Vesellem Efendimiz hazretlerinin imdad u ruhaniyetlerine istinad ederek, Allah rızası için hizmete koşan, yekdiğerini manevî ve uhrevî kardeş tanıyan, başta müşfik Üstad, yani Risale-i Nur naşiri ile onun şakirdlerini
فَاِنَّ حِزْبَ اللّٰهِ هُمُ الْغَالِبُونَ ٭ وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّق۪ينَ
âyetlerinin sırlarının tezahürü inşâallah karşılayacaktır.
5- Eski hocalarımın âsâr-ı Nur'u bu âcizden dinlemeleri, vasıtamla okumaları,
6- Elhamdülillah buraya gelen Nurlu eserlerin, hususiyet ve mahremiyet kayıdlarına bir derece dikkat ederek intişarına çalıştığım halde, yüzbin kerre şükr ü minnet ol Hâlık-ı Azîm'e, bir mani' ve şer zuhur etmemesi.. ilh...
Açık, zahir, bahir ve kat'î bir himaye ve sıyanet-i maneviye neticesi ve Risale-i Nur şakirdleri arasındaki hakikî ihlas ve tesanüdün parlak bir tecellisidir.
Sun'î bir tevazu için değil, hakikatı ifade için derim ki: Bundan evvel Sabri Efendi kardeşimize yazdığım küçük mektubumda da zikrettiğim vecihle, Risale-i Nur şakirdleri vücud-u manevîsinde, ancak küçük bir ayak parmağı kadar bir kıymeti olan bu bîçare kardeşinizi, Hâlıkımız bu günahkâr abdini nihayetsiz in'am ve ihsanına lâyık görmüş ki; Risale-i Nur naşirine bir talebe, Risale-i Nur şakirdlerine bir kardeş, Kur'an hâdimlerine bir arkadaş etmiştir. Arabî ve Farisî bilmeyen, ilim ve medrese görmeyen bir âsi abdine, hikmet-i Samedaniyesiyle böyle bir ikramda bulunuşu, elbette bir hikmete müsteniddir. O da her halde Risale-i Nur'la alâkadar olanlar arasındaki safvet ve ihlas ile, Risale-i Nur'un ind-i İlahîdeki derecesine ve hizmetin ulviyetine atfolunur.
İşte Risale-i Nur şakirdlerinden en gayr-ı nâfi' bir uzva, misal olarak zikredilen bu kadar açık himaye ve sıyanet-i İlahî vaki' olursa, diğer münevver unsurlara ne derece ikram ve inayet olacağı kıyas olunabilir.
Allah'ın inayetine, Peygamberimiz Muhammed Mustafa Sallallahü Teâlâ Aleyhi Vesellem Efendimiz hazretlerinin imdad u ruhaniyetlerine istinad ederek, Allah rızası için hizmete koşan, yekdiğerini manevî ve uhrevî kardeş tanıyan, başta müşfik Üstad, yani Risale-i Nur naşiri ile onun şakirdlerini
فَاِنَّ حِزْبَ اللّٰهِ هُمُ الْغَالِبُونَ ٭ وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّق۪ينَ
âyetlerinin sırlarının tezahürü inşâallah karşılayacaktır.
Yükleniyor...