nevvar bir azametle, yirmisekiz bin âleme imamlık eden, ders veren o Furkan-ı Ezelî'nin hadsiz kerametlerinden bir kerameti ve nihayetsiz mu'cizelerinden kıvılcım-misal küçük bir lem'ası idi.

Cenab-ı Hak dergâh-ı izzetinde kabul buyursa, benim gibi zillet ve meskenet her tarafını kaplayan kusurlu, âciz bir abd için, ne büyük bir saadet. İşte sevgili Üstadım! Himmet-i âlîniz ki ve

لَوْلَاكَ لَوْلَاكَ لَمَا خَلَقْتُ الْاَفْلَاكَ

hitab-ı izzetine mazhar olan menba'-ı füyuzat Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimizin himemat-ı kudsiyeleriyle ve refik olan Kur'an-ı Azîmüşşan'ın kerametleriyle ve Cenab-ı Vâcib-ül Vücud Hazretlerinin müsaade ve lütufları sayesinde ve yine onların rızası uğrunda, ümmet-i Muhammed için vasıta olup yazdırılan bu Kur'an-ı Kerim'i size takdim ederken; fakir talebeniz size ciddî bir talebe, hakikî bir kardeş, muti' bir evlâd ve Peygamber-i Zîşan Efendimiz hazretlerine ümmet ve Hallak-ı Kerim'e de kemter bir kul olabilmek dilekleriyle, el ve eteklerinizden kemal-i ta'zim ve hürmetle öperim Efendim Hazretleri.

Fakir Talebeniz

Ahmed Hüsrev

* * *


(Milas'lı Halil İbrahim'in fıkrasıdır)

Efendim!

İsterim ki Yirmiyedinci Mektub'un tatlı sadâları içerisinde benim de boğuk sesim çıksın. Lâkin heyhat o maden-i esrar bahrinden dem vurmak haddim değil. Benim arzum ve iştiyakım, o gülistana girebilmek ve o güzel güllerden koklamak. Yoksa onun tavsifinde âciz ve kasırım. Gerçi kalbimde galeyan eden manalar çoktur. Lâkin her nedense, lisan hissiyatımın tercümanı olamıyor.

Şu kadar diyebilirim ki; elimde mevcud risaleler ve fihristede gördüğüme nazaran, Risale-i Nur eczaları bir şecere-i nuraniyedir ki, dalları aktar-ı arza neşr-i envâr ediyor ve ilâ-nihaye edecektir. Karanlıklı bir gecede, semadaki yıldız ve kamerler, zemin yüzünde nasıl rehberlik ederlerse, Risale-i Nur eczaları da öyledir. Ve zulmette nura ihtiyaç ne ise, Risale-i Nur eczaları da odur.


Yükleniyor...