merakı ve suali üzerine, Kur'anın feyzine mazhar olan Üstadımızı haber verince, o zât tamamıyla arz-ı teslimiyet eyledi.

İşte ihtiyarım olmayarak bu acib tesadüf ve teslimiyette, kader-i İlahînin bu cilvesi, davamıza sadık bir bürhan ve tesadüf oyuncağı olmadığımıza büyük bir delildir.

اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ

Hulusi

* * *


(Bu gelecek iki fıkra, ikinci Sabri olan Hâfız Ali Efendi'nindir)

Bu defa istinsahına muvaffak olduğum Yirmidokuzuncu Söz'ü istinsahım esnasında İkinci Esas'ın Medarlar namıyla, "biner mumluk elektrik lâmbaları" hizasına geldiğimde, şöyle bir fikir kalbime geldi. Kalemi bırakarak düşündüm ve düşündüğümü aynen yazıyorum:

Üstadım, beka-yı ruh ve haşir hakkında, Cenab-ı Hak tarafından bize o hakaika giden yolu göstermiş. Gösterilen hakikatın yolunda hevesat-ı nefsaniyeye hoş gelmeyen şeyler vardı ki, bize uzun ve karanlık.

İşte şimdi seraser nur olan Sözler ve o nur fabrikasının elektrik lâmbaları ve kuvve-i cazibeleri; o yolu pek parlak gösterdiği gibi, pek yakından cezbedip hemen yakın ve yakından daha yakın olduğunu göstermekle beraber, havf yerine emniyet, zakkum yerine asel bahşediyorlar. Ve fevkalgaye hikmetlerini beyanda aczimi itirafla, lisanımın döndüğü kadar derim: Ya Rabbi bi-hakkı ismike-l azîm ve bi-hakkı Kur'an-il Hakîm ve bi-hakkı Habibike-l Ekrem Derya-yı Nur'un başkumandanı olan Üstadımı razı olduğun amel üzerine sabit ve razı olacağı amelini teshil ve müyesser kıl, âmîn bi-hürmeti Seyyid-il Mürselîn.

Ali

* * *


Serâser nur olan umum Sözler'in hakikatını beyandaki âlî, galî, el yetişmez makam-ı mana-yı mefhumunu, değil şimdi zamanın zındıkları, tâ eski inadcı ve bunlara müşabeheti olan firavunlar, nemrudlar anlasalardı iman ederlerdi, dedim ve size çok dua ettim.

Ali

* * *


Yükleniyor...