gibi "sıddık, fedakâr, hakikî âhiret kardeşiniz ve hizmet-i Kur'aniyede kuvvetli arkadaşınız ve tarîk-ı Hakta ve ebed yolunda enîs yoldaşınız" olmağa bihakkın kesb-i istihkak ve liyakat edeyim. Ve minallahittevfik.
Ya üstad-ı ekremim! Size, yani Risale-i Nur'a hüsn-ü hatt ve daha doğrusu ta'zim, tekrim, hürmet, samimiyet, muhabbet ve teslimiyetimin binde birini takdim edemiyorum. Âciz kalemim ve lisanım, hissiyat ve ruhumun tercümanı olamıyor.
Ruhumun siz üstadıma karşı incizab ve mahbubiyeti, yüzde beş şahsınıza karşı ise, doksanbeşi neşr-i envâr-ı hakikat ve dellâllığında bulunduğunuz Kur'an-ı Hakîm şerefine ta'zim ve tekrimdir. Öyle kanaat ve imanım var ki, sizin nur ve hakikat fışkıran Sözleriniz, Kur'an-ı Hakîm'den muktebes tefsiridir. Takdir, tahsin, medh ü sitayiş etmeyen ve muhabbet ve merbutiyet beslemeyen insan değildir ve daha doğrusu merdud-u İlahî ve Peygamberî olanlardır. Cenab-ı Hâlık-ı Lemyezel Hazretleri bu gibilere de tarîk-ı hakkı nasîbedar eylesin. Âmîn bi-hürmeti Seyyid-il Mürselîn.
Sevgili Üstadım! Hemşirenizin hastalığının had devresi geçmiş. Evvelce arzetmiştim, yüzde yirmisi mevcuddur. Henüz yataktan kalkmadı. Kuvvet ve iktidarı yok. Namaz kılabiliyorsa da vücudu titremekte ve arasıra ârızaya maruz kalmaktadır. Lehülhamdü ve-l minne, çok şükür Cenab-ı Hakk'ın lütf u keremine ve bugününe. Mazinin sıkıntı ve elemi geçti. Hal-i hazırına şükür ve istikbale tevekkülle meşguldür. Ve siz üstadıma dualar ediyor ve diyor ki: "Şu nur ve hakikat-ı Kur'aniye risale-i şerifeleri imdadıma yetişti." Hele Otuzbirinci Mektub'un İkinci Lem'asındaki sabır ve tahammül ve şükür bahsine o kadar bağlanmıştır ki, mezkûr risale-i şerifeyi evvel ve âhir ve bilhâssa hastalığı sırasında müteaddiden fakire okutmuş ve Cenab-ı Hakk'a hamd ü sena etmiş ve diğer Üçüncü Lem'ayı ve sair risale-i şerifeleri okutup dinlemekte ve göz yaşları dökmektedir.
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبّ۪ى
Bunlar ve diğer risale-i şerifeler hakikat
Ya üstad-ı ekremim! Size, yani Risale-i Nur'a hüsn-ü hatt ve daha doğrusu ta'zim, tekrim, hürmet, samimiyet, muhabbet ve teslimiyetimin binde birini takdim edemiyorum. Âciz kalemim ve lisanım, hissiyat ve ruhumun tercümanı olamıyor.
Ruhumun siz üstadıma karşı incizab ve mahbubiyeti, yüzde beş şahsınıza karşı ise, doksanbeşi neşr-i envâr-ı hakikat ve dellâllığında bulunduğunuz Kur'an-ı Hakîm şerefine ta'zim ve tekrimdir. Öyle kanaat ve imanım var ki, sizin nur ve hakikat fışkıran Sözleriniz, Kur'an-ı Hakîm'den muktebes tefsiridir. Takdir, tahsin, medh ü sitayiş etmeyen ve muhabbet ve merbutiyet beslemeyen insan değildir ve daha doğrusu merdud-u İlahî ve Peygamberî olanlardır. Cenab-ı Hâlık-ı Lemyezel Hazretleri bu gibilere de tarîk-ı hakkı nasîbedar eylesin. Âmîn bi-hürmeti Seyyid-il Mürselîn.
Sevgili Üstadım! Hemşirenizin hastalığının had devresi geçmiş. Evvelce arzetmiştim, yüzde yirmisi mevcuddur. Henüz yataktan kalkmadı. Kuvvet ve iktidarı yok. Namaz kılabiliyorsa da vücudu titremekte ve arasıra ârızaya maruz kalmaktadır. Lehülhamdü ve-l minne, çok şükür Cenab-ı Hakk'ın lütf u keremine ve bugününe. Mazinin sıkıntı ve elemi geçti. Hal-i hazırına şükür ve istikbale tevekkülle meşguldür. Ve siz üstadıma dualar ediyor ve diyor ki: "Şu nur ve hakikat-ı Kur'aniye risale-i şerifeleri imdadıma yetişti." Hele Otuzbirinci Mektub'un İkinci Lem'asındaki sabır ve tahammül ve şükür bahsine o kadar bağlanmıştır ki, mezkûr risale-i şerifeyi evvel ve âhir ve bilhâssa hastalığı sırasında müteaddiden fakire okutmuş ve Cenab-ı Hakk'a hamd ü sena etmiş ve diğer Üçüncü Lem'ayı ve sair risale-i şerifeleri okutup dinlemekte ve göz yaşları dökmektedir.
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبّ۪ى
Bunlar ve diğer risale-i şerifeler hakikat
Yükleniyor...