bilemiyorum. Bazan o Risale-i Nur'un envârına karşı ihtiyarım elimden gidiyor. Gafletli geçmiş zamanımı düşündükçe mahzun ve mükedder bulunuyorum. Bu Nurları bulduktan sonra istikbalimi gördükçe kahkaha ile gülüyorum, ferah oluyorum ve müferrah oluyorum. Onbeş senedir böyle bir hizmeti arzu ediyordum. Dünyanın çok safahat-ı hayatını ve zevkiyatını gördüm. Bu ebede karşı arzuyu tatmin ve işba' etmiyordular.

İşte tam o arzuyu tatmin ve temin edecek gıdayı Risale-i Nur'da buldum, elhamdülillah. Şimdiye kadar nefsim dünyanın zahirî zevklerine kapılmış ve beni diğer bir âlemin zindanlarına kadar sevk etmeyi kurmuş ve bir derece muvaffak olmuştu ve bana binmişti. Şimdi

وَ هُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ

olan Cenab-ı Mevlâ ve Tekaddes Hazretlerine hadsiz hamd ve şükrediyorum ki, Said isminde bir zâtın vasıtasıyla esrar-ı Kur'aniyeyi benim imdadıma yetiştirdi. Nefs-i emmarenin o beliyyesinden kurtuldum. Onbeş senedir hakikata giden yolu aramak için, çok kapılar çaldım. Çoklarında dünyaya aid zînetleri gördüğümden geri çekildim, fakat lillahilhamd tam bir kapı buldum. Cenab-ı Hak beni o kapıya tam hizmetkâr yapıp sebat versin. Bu zulmetli asırda hakaik-i imaniyenin envârını neşreden Risale-i Nur, ne derece parlak olduğu ve herkese menfaatli bulunduğu inkâr edilmez. İnkâr edilse bilmemezlikten ve anlamamazlıktandır. (Anlayana sivrisinek saz gelir, anlamayana davul zurna az gelir.) Cenab-ı Hak gözlerimizin perdelerini kaldırsın, hakaikı hakkıyla bize göstersin, âmîn.

Babacan Mehmed Ali

* * *


Yükleniyor...