(Âsım Bey'in fıkrasıdır)

Otuzbirinci Mektub'un Dördüncü Lem'ası olan Minhac-üs Sünne, elhak çok kıymetdar ve emsali bulunmayan bir risale-i şerifedir. Takdir ve tahsine bihakkın elyak, medh ü senaya şayeste olup, ne kadar medhedilse yine azdır. Her gören ve her okuyan ve dinleyen meftun oluyor. Hattâ meşrebçe Alevîlik, Sünnîlik cihetinde müfrit olanlar bile, son derece takdir etmektedirler. Müfrit meşreblerin birbirine karşı adamları dahi, hiç itiraz edemeyip münakaşa kapısı açamıyorlar.

Âsım

* * *


(Ahmed Hüsrev'in fıkrasıdır)

Muhyiddin-i Arabî Hazretlerinin meşrebini izah edip, noksaniyetini beyan eden nurlu beyanatınızdan çok istifade ettim. O mes'eleye ait evvelki dersinizden anlayamadığım cümleler ve karanlık noktalar, bu defa başka bir tarza çevrilerek karşıma çıktığını hissettim. Ve güzel yüzlü hakikatlarını görmeye başladım. Elhak çok tefeyyüz ettim. Kardeşim Re'fet Bey'le beraber okuduk. Üstadımıza minnetdarane teşekkürler ettik. Cenab-ı Hak, size lâyık olduğunuz ecr-i kesîri ihsan etsin. Âmîn.

Ahmed Hüsrev

* * *


(Babacan Mehmed Ali'nin fıkrasıdır)

Ey benim ruh-u canım Üstadım Hazretleri!

Size karşı hakkıyla talebelik vazifesini îfa edemiyorum ve Risale-i Nur'a tam hizmet edemiyorum. Çünki Risale-i Nur'la tezahür eden kuvvet ü kudret, zekâvet, esrar u envârı düşündükçe, tefekkür ettikçe kendimden geçip, bîhuş kalıyorum. Öyle yüksek yerlere çıkamıyorum. İnşâallah Cenab-ı Hakk'ın izniyle, kullarına bahşetmiş olduğu en kıymetdar cevahirden bin kat ziyade kıymetli bulunan Kur'an-ı Hakîm'in sırlarını izhar eden risalelerden gücüm yettiği kadar istifadeye çalışacağım. Gündüz derd-i maişetle vakit bulamadığımdan, gecenin bir kısmını o Nurlarla ışıklandıracağım.

O Nurları yazdıkça kalemim ve kalbim gayet şirin ve ruhanî bir sevinç hissediyorum. Cenab-ı Hakk'a nasıl hamd ve şükredeceğimi

Yükleniyor...