4-Risale-i Nur Sönmez” eserleriyle; aslı Arapça olan “5-Tefekkürname”, 6-”İşarat-ül İ’caz” ve “7-Hizb-ul Ekber-i Nuri”dırlar. Bu eserler Beyrut’da basılarak, İslâm Âleminin her tarafına, Almanya ve Amerika’ya da gönderildi.
Arapça olan bu neşriyatın aynı tarihlerinde Amerika’da “Nur” Mecmuası adıyla bir dergi İngilizce ve Türkçe olarak Risale-i Nur’un hakikatlarını neşretmeye başladı. Yine aynı tarihlerde Amerika’lı rnüsteşrik ve Müslüman olmuş, Hamit Algar ismini almış büyük bir alim, Risale-i Nur’un bir kaç tane Risalesini İngilizceye tercüme etti ve Amerika’da neşrettirildi. Ayrıca İngilizce tercüme edilmiş bu eserler, Türkiye’de ve Almanya’da da basıldı. Hem Almanya’da Risale-i Nur’un üç dört eseri Almanca’ya da tercüme edilerek neşredildi.
Yine aynı tarihlerde, Üstâd’ın keşfedip bulduğu tevafuklu Kur’ân-ı Kerim’i de Amanya’da muazzam bir şaheser şeklinde altın yaldızla tab’edilmeye başlandı. Halen de devam etmektedir.
Daha sonraki tarihlerde, 1980 lerden sonra, Irak’ta oralı bir cemaat Nur talebesi, Risale-i Nurları Türkçeden Arapçaya tercüme etmeye başladı. Irak’taki bu neşriyat, çok güzel bir üslub ve parlak bir edebiyatla tercümeleri yapılıp, yayınlamaktadır. şimdiye kadar Irak’ta Nurlardan tercüme edilerek neşredilen eserlerin saıyısı Kürdçeleriyle beraber 51’i bulmuştur.(2) Ayrıca yine bu tarihlerde, yani. 1980’den başlıyarak bu yana, Beyrut’ta Risale-i Nur’un büyük mecmualarından “Sözler, Mektubat ve Lem’alar” kitabları Arapçaya tercüme edilerek tab’edilmiştir.
Yine Beyrut’ta 1980-1988 tarihleri arasında, Envar Neşriyatın zimmetinde olan Üstâd’ın tevafuklu Kur’ân’ını üç dört baskı -Her baskısı da yüzbinden aşağı olmamak üzere- tab ve neşredildi.
( 2 ) şimdi 1996 itibarıyla, Risale-i Nurların tamamı tercüme edildiği gibi, büyük mecmualar Türkiye, Mısırda ve Beyrut’ta tab’edilip dünyaya dağıldı.
Ayrıca Hindistan-Bombay, Endonezya, Malezya, Srilanka ve Pakistan’da bazı Nur risaleleri, hususan Üstâd’ın hayat tarihçesi o lisanlara tercüme edilerek neşredildi. Ve hakeza, yavaş yavaş ve ağır ağır, fakat yerleşerek, kendini kabul ettirerek tüm dünyaya Risale-i Nur yayılmaktadır ve yayılacaktır da..
Demek ki, artık dünyanın aradığı ve arayacağı, takdir ve tahsin ettiği ve mutlaka edeceği Nur Risaleleri en büyük halaskâr olarak tanındı, tanınmakta ve tanınmaya devam edecektir. Elhamdülillahi haza min fadli Rabbi!..
Arapça olan bu neşriyatın aynı tarihlerinde Amerika’da “Nur” Mecmuası adıyla bir dergi İngilizce ve Türkçe olarak Risale-i Nur’un hakikatlarını neşretmeye başladı. Yine aynı tarihlerde Amerika’lı rnüsteşrik ve Müslüman olmuş, Hamit Algar ismini almış büyük bir alim, Risale-i Nur’un bir kaç tane Risalesini İngilizceye tercüme etti ve Amerika’da neşrettirildi. Ayrıca İngilizce tercüme edilmiş bu eserler, Türkiye’de ve Almanya’da da basıldı. Hem Almanya’da Risale-i Nur’un üç dört eseri Almanca’ya da tercüme edilerek neşredildi.
Yine aynı tarihlerde, Üstâd’ın keşfedip bulduğu tevafuklu Kur’ân-ı Kerim’i de Amanya’da muazzam bir şaheser şeklinde altın yaldızla tab’edilmeye başlandı. Halen de devam etmektedir.
Daha sonraki tarihlerde, 1980 lerden sonra, Irak’ta oralı bir cemaat Nur talebesi, Risale-i Nurları Türkçeden Arapçaya tercüme etmeye başladı. Irak’taki bu neşriyat, çok güzel bir üslub ve parlak bir edebiyatla tercümeleri yapılıp, yayınlamaktadır. şimdiye kadar Irak’ta Nurlardan tercüme edilerek neşredilen eserlerin saıyısı Kürdçeleriyle beraber 51’i bulmuştur.(2) Ayrıca yine bu tarihlerde, yani. 1980’den başlıyarak bu yana, Beyrut’ta Risale-i Nur’un büyük mecmualarından “Sözler, Mektubat ve Lem’alar” kitabları Arapçaya tercüme edilerek tab’edilmiştir.
Yine Beyrut’ta 1980-1988 tarihleri arasında, Envar Neşriyatın zimmetinde olan Üstâd’ın tevafuklu Kur’ân’ını üç dört baskı -Her baskısı da yüzbinden aşağı olmamak üzere- tab ve neşredildi.
( 2 ) şimdi 1996 itibarıyla, Risale-i Nurların tamamı tercüme edildiği gibi, büyük mecmualar Türkiye, Mısırda ve Beyrut’ta tab’edilip dünyaya dağıldı.
Ayrıca Hindistan-Bombay, Endonezya, Malezya, Srilanka ve Pakistan’da bazı Nur risaleleri, hususan Üstâd’ın hayat tarihçesi o lisanlara tercüme edilerek neşredildi. Ve hakeza, yavaş yavaş ve ağır ağır, fakat yerleşerek, kendini kabul ettirerek tüm dünyaya Risale-i Nur yayılmaktadır ve yayılacaktır da..
Demek ki, artık dünyanın aradığı ve arayacağı, takdir ve tahsin ettiği ve mutlaka edeceği Nur Risaleleri en büyük halaskâr olarak tanındı, tanınmakta ve tanınmaya devam edecektir. Elhamdülillahi haza min fadli Rabbi!..
Yükleniyor...