RİSALE-İ NUR HİZMETİ, NUR TALEBELERİ DURUMU VE NUR ESERLERİ İTİBARIYLA KAYDEDİLEN TERAKKİLER VE İNKİŞAF EDEN HADİSELER
Az yukarda “Nur talebelerinin dahili durumu” bölümünde(1) bu maddenin bazı noktaları izah edilmiştir. Burada ise, yalnız Risale-i Nur’un Türkiye’de ve dünyada inkişaf ve intişarını mevzu edeceğiz.
Evet, Üstâd Bediüzzaman’ın vefatından sonra, bilhassa Nur talebelerine karşı çok hınçlı ve intikamlı 27 Mayısçılarla CHP ve ınönü’nün istibdatlı, zulümlü dört beş senelik zamanlarında, Risale-i Nur ve Nur talebeleri aleyhinde açılan ve beraetle neticelenen davalar, toplam üç yüz elli iki (352) tanedir. Yani Risale-i Nurlar, 27 Mayıs askerî ihtilali gölgesinde kurulan ısmet ınönü’nün Başbakanlığı yıllarında bile Türkiye Cumhuriyeti Mahkemeleri; adeta, İnönü’nün tüm tedbir, oyun, hüküm ve icraatlarına rağmen, mahkemelerin “Risale-i Nur yasak olamıyacaktır ve olmıyacaktır” diye bir imzaları idi.
Risale-i Nur’un Türkiye’de ve dünyada neşriyatı ise şöyle olmuştur: Bilindiği üzere, DP iktidarı döneminde 1956-1960 arası dört senelik bir zaman zarfında, bir derece serbestlik içinde neşriyatı gerçekleşmişti. 1960 ihtilali, mahkemelerin verdiği kararlar, neticesinde tekevvün etmiş olan o serbestliği, keyfi ve kanunsuz ve zorbaca ortadan kaldırdı. Lâkin Nur talebeleri Nurun neşriyatını her türlü baskıya, takibe, hapse ve zahmete rağmen, yine durdurmadı. Perdeler altında aynen ve daha hararetli şekilde devam ettirdiler. 1960’dan önceki eski baskı Nur mecmuaları üstündeki tarih ve matbaa isimleriyle, her birisi bir kaç kere yeniden tab’edildi. Böylece Nurun neşriyatı “Sırren tenevveret” perdesi altında aynen devam etti, hatta çoğaldı, eksilmedi, diyebiliriz.
Nurun neşriyatı, gayyur ve fedakâr Nur talebelerinin büyük fedakârlık ve gayretleriyle devam ederken, öbür tarafta mahkemeler, davalar, hapisler bütün şiddet ve hızıyla devam ediyordu. Bu hal, ta 1965’lere ve hatta 1971’lere kadar devam etti. Gerçi mezkur altı senelik veya diğer noktasıyla onbir senelik zaman zarfinda AP iktidarı demokrasîlik fikriyle hükûmet icraatında nisbeten bir yumuşaklık temin etti ise de, emniyet ve savcılar DP döneminde olduğu gibi, o kadar mahkemelerin beraet kararlarına rağmen, keyfî hareketlerinde aynen devam ediyordu. Demirel’in Başbakanlığı dönemi olan 1965’ten 1971 muhtırası kadar altı senelik zaman zarfında, tam dörtyüz mahkeme açılmış ve Risale-i Nur ve Nur talebelerine bütün bu mahkemeler yeniden bereat vermişlerdi.
Az yukarda “Nur talebelerinin dahili durumu” bölümünde(1) bu maddenin bazı noktaları izah edilmiştir. Burada ise, yalnız Risale-i Nur’un Türkiye’de ve dünyada inkişaf ve intişarını mevzu edeceğiz.
Evet, Üstâd Bediüzzaman’ın vefatından sonra, bilhassa Nur talebelerine karşı çok hınçlı ve intikamlı 27 Mayısçılarla CHP ve ınönü’nün istibdatlı, zulümlü dört beş senelik zamanlarında, Risale-i Nur ve Nur talebeleri aleyhinde açılan ve beraetle neticelenen davalar, toplam üç yüz elli iki (352) tanedir. Yani Risale-i Nurlar, 27 Mayıs askerî ihtilali gölgesinde kurulan ısmet ınönü’nün Başbakanlığı yıllarında bile Türkiye Cumhuriyeti Mahkemeleri; adeta, İnönü’nün tüm tedbir, oyun, hüküm ve icraatlarına rağmen, mahkemelerin “Risale-i Nur yasak olamıyacaktır ve olmıyacaktır” diye bir imzaları idi.
Risale-i Nur’un Türkiye’de ve dünyada neşriyatı ise şöyle olmuştur: Bilindiği üzere, DP iktidarı döneminde 1956-1960 arası dört senelik bir zaman zarfında, bir derece serbestlik içinde neşriyatı gerçekleşmişti. 1960 ihtilali, mahkemelerin verdiği kararlar, neticesinde tekevvün etmiş olan o serbestliği, keyfi ve kanunsuz ve zorbaca ortadan kaldırdı. Lâkin Nur talebeleri Nurun neşriyatını her türlü baskıya, takibe, hapse ve zahmete rağmen, yine durdurmadı. Perdeler altında aynen ve daha hararetli şekilde devam ettirdiler. 1960’dan önceki eski baskı Nur mecmuaları üstündeki tarih ve matbaa isimleriyle, her birisi bir kaç kere yeniden tab’edildi. Böylece Nurun neşriyatı “Sırren tenevveret” perdesi altında aynen devam etti, hatta çoğaldı, eksilmedi, diyebiliriz.
Nurun neşriyatı, gayyur ve fedakâr Nur talebelerinin büyük fedakârlık ve gayretleriyle devam ederken, öbür tarafta mahkemeler, davalar, hapisler bütün şiddet ve hızıyla devam ediyordu. Bu hal, ta 1965’lere ve hatta 1971’lere kadar devam etti. Gerçi mezkur altı senelik veya diğer noktasıyla onbir senelik zaman zarfinda AP iktidarı demokrasîlik fikriyle hükûmet icraatında nisbeten bir yumuşaklık temin etti ise de, emniyet ve savcılar DP döneminde olduğu gibi, o kadar mahkemelerin beraet kararlarına rağmen, keyfî hareketlerinde aynen devam ediyordu. Demirel’in Başbakanlığı dönemi olan 1965’ten 1971 muhtırası kadar altı senelik zaman zarfında, tam dörtyüz mahkeme açılmış ve Risale-i Nur ve Nur talebelerine bütün bu mahkemeler yeniden bereat vermişlerdi.
Yükleniyor...