AşABEYİN’DİR İSTERSEN BAK
Tabutu hazırlamakla meşgul olan sivil doktor ve oradaki subaylar bir ara bana: “İşte ağabeyinin na’şı, istersen bak!” dediler.
Ben parmağımla na’şe hafifçe bir dokunuverdim. Pamuk gibi yumuşak idi. Yüzünü açıp bakmadım, bakamadım... Ah! Ne için bakmadım?..
Tâbut kepeklendi, ilaçlandı ve bitti. Kapağını kapayıp iyice lehimlediler. Benim Konya’da imza edip teslim ettiğim dilekçeyi de şeffaf bir mika içine konulmuş olarak tabuta astılar.. Ve tabutu askerler omuzuna alıp kapıda bekliyen askeri bir cemseye koydular. Beni şoför mahalline aldılar. Urfa tayyare meydanına geldik.
TABUT UÇAşA SIşMAYINCA
Tabutu uçağa koymak için harekete geçildi. Fakat mevcud uçağın kapısı dar olduğundan, ne yaptılarsa tabut ve sandık içeri girmedi. Bu duruma çok hiddetlenen Cemal Tural: “Neden bu işin hesabını kitabını yapmadan hareket ediyorlar? Neden sandığa Tabuta- göre bir uçak getirmiyorlar?.. diyerek bağırdı, çağırdı. Emir verdi: “Acele bir ikinci büyük uçak gelsin!.” dedi. Urfa Tayyare meydanında, Cemal Tural ve birkaç yüksek rütbeli subaylarla bekledik.
BıR ALBAY’IN BİLGİÇLİK TASLAMASI
Biz meydanda gelecek ikinci uçağı beklerken, albayın birisi bilgiçlikler taslayarak, Üstâd aleyhinde ileri geri konuşmaya başladı. Ben de cevab vermeye çalıştım. Konuşmamızı duyan Cemal Tural, albaya hiddetle bağırdı: Bu şeylerin şimdi sırası mı? Adamcağız ölmüş gitmiştir. şimdi buradaki kardeşinin zaten
acısı ve kederi kendisine yetmektedir.. Ne istiyorsunuz adamdan?..” diyerek o albayı susturdu.
İKİNCİ UÇAK ÇOK GEÇ GELDı
Beklediğimiz ikinci uçak çok geç geldi. Cemal Tural bağırıp duruyordu. Nihayet uçak geldi. Amma zaman kuşluk vakti olmuştu. Gelen uçak büyük idi. Tabutun bir tarafını bizzat Cemal Tural tutarak, uçağa yerleştirdiler ve havalandık. Tahminime göre altı yedi saat bir yolculuk sürdü, ikindiye yakın bir zamanda Afyon’a indik. Tabii oranın Afyon olduğunu kendileri söylemişlerdi.
AFYON’DAN SONRAKİ YOLCULUK
Uçağımız Afyon’a indikten sonra, tabutu çıkarttılar, askeri bir kamyonete yerleştirdiler. Ben de yine şoför mahalline bindim. Arkamızda da bir
Tabutu hazırlamakla meşgul olan sivil doktor ve oradaki subaylar bir ara bana: “İşte ağabeyinin na’şı, istersen bak!” dediler.
Ben parmağımla na’şe hafifçe bir dokunuverdim. Pamuk gibi yumuşak idi. Yüzünü açıp bakmadım, bakamadım... Ah! Ne için bakmadım?..
Tâbut kepeklendi, ilaçlandı ve bitti. Kapağını kapayıp iyice lehimlediler. Benim Konya’da imza edip teslim ettiğim dilekçeyi de şeffaf bir mika içine konulmuş olarak tabuta astılar.. Ve tabutu askerler omuzuna alıp kapıda bekliyen askeri bir cemseye koydular. Beni şoför mahalline aldılar. Urfa tayyare meydanına geldik.
TABUT UÇAşA SIşMAYINCA
Tabutu uçağa koymak için harekete geçildi. Fakat mevcud uçağın kapısı dar olduğundan, ne yaptılarsa tabut ve sandık içeri girmedi. Bu duruma çok hiddetlenen Cemal Tural: “Neden bu işin hesabını kitabını yapmadan hareket ediyorlar? Neden sandığa Tabuta- göre bir uçak getirmiyorlar?.. diyerek bağırdı, çağırdı. Emir verdi: “Acele bir ikinci büyük uçak gelsin!.” dedi. Urfa Tayyare meydanında, Cemal Tural ve birkaç yüksek rütbeli subaylarla bekledik.
BıR ALBAY’IN BİLGİÇLİK TASLAMASI
Biz meydanda gelecek ikinci uçağı beklerken, albayın birisi bilgiçlikler taslayarak, Üstâd aleyhinde ileri geri konuşmaya başladı. Ben de cevab vermeye çalıştım. Konuşmamızı duyan Cemal Tural, albaya hiddetle bağırdı: Bu şeylerin şimdi sırası mı? Adamcağız ölmüş gitmiştir. şimdi buradaki kardeşinin zaten
acısı ve kederi kendisine yetmektedir.. Ne istiyorsunuz adamdan?..” diyerek o albayı susturdu.
İKİNCİ UÇAK ÇOK GEÇ GELDı
Beklediğimiz ikinci uçak çok geç geldi. Cemal Tural bağırıp duruyordu. Nihayet uçak geldi. Amma zaman kuşluk vakti olmuştu. Gelen uçak büyük idi. Tabutun bir tarafını bizzat Cemal Tural tutarak, uçağa yerleştirdiler ve havalandık. Tahminime göre altı yedi saat bir yolculuk sürdü, ikindiye yakın bir zamanda Afyon’a indik. Tabii oranın Afyon olduğunu kendileri söylemişlerdi.
AFYON’DAN SONRAKİ YOLCULUK
Uçağımız Afyon’a indikten sonra, tabutu çıkarttılar, askeri bir kamyonete yerleştirdiler. Ben de yine şoför mahalline bindim. Arkamızda da bir
Yükleniyor...