Dünyada beni sohbetten men’eden bir hakikat, elbette vefatımdan sonra da o hakikat bu suretle beni sevab cihetiyle değil, dünya cihetiyle men’ etmeye mecbur edecek” dedi.

Hizmetinde bulunan talebeleri”

Gıyabî cenaze namazları

Hazret-i Üstâd’ın vefat haberini duyup da cenazesine yetişemiyen bir çok beldelerde giyabi cenaze namazları kılındı. Ezcümle Cizreli şeyh Seyda Hazretleri, Cizre’de kalabalık bir cemaatle birlikte kalkmış, Urfa’ya taraf gelmekte iken; Mardin-Idil’de Üstâd’ın defin haberini alınca, orada büyük bir cemaatle Üstâd’ın gıyabi cenaze namazını kılmıştır. Bu hadisenin bir çok şahitlerini bizzat dinlemişimdir.

Diyarbekir Müftüsü de, Diyarbekir Ulu Camii’nde büyük bir cemaatle Üstâd’ın gıyabî cenaze namazını kıldırmış ve daha bunlar gibi şarkta bir çok yerlerde gıyabî namazlar kılındığı gibi, definden sonra da, kafile kafile Urfa’ya gelen Müslümanlar, Üstâd’ın kabri başında hep cenaze namazını kılmışlardır. Çünki şafiî mezhebinde cenaze namazı ölünün defninden sonra da hem giyabî, hem de kabri başında kılınabilmektedir.

Üstâd’ın ardından yazılan mersiye ve şiirler

Üstâd Hazretlerinin vefatı münasebetiyle Nur talebelerinin yazıp neşrettikleri yazılar ve Üstâd’ın vefatı arkasından yazılan şiir ve mersiyeler, aynı zamanda bir çok dost gazetelerin yazıları da çoktur. Bizde bir iki dosya dolusu mevcuttur. Biz sadece bazı nümuneler vererek iktifa edeceğiz.

İlk neşredilen yazı, Urfa Nur talebeleri adına neşredilen yazıdır. Yazının metni aynen şöyledir: (Son kısmını alıyoruz)

“...”Çarşamba sabahı vefat eden Üstâdımızın mübarek cenazeleri perşembe günü öğle namazına kadar bekletildi. Her bakımdan sünnet-i peygamberiye (A.M.) riayet eden halaskâr-ı İslâm Üstâdımız, onbeş gündür bir şey yememiş ve tıpkı Resulullah Efendimizin hastalığı gibi çok ateşli bir hastalıkla vefata hazırlanmıştır.

İki gün kadar kabrine konulmıyan o Peygamber-i zişanımıza uygun olarak, o da aynı zaman ve cuma gecesi, beş altı sene evvel yapılan bir hazır türbeye defnedildi.

Hazret-i İbrahim Aleyhisselâmın bir menzili ve doğum yeri olarak tarihçe kabul edilen Halilur-Rahman Dergâh Camii beş altı sene evvel hamiyetli Urfa’lılar tarafından tamir edilmişti. Urfa’nın büyük sevgisini kazanmış olan mübarek bir zat (Müslim Hafız) o zaman iki kubbeli bir türbenin de yapılmasına vesile olmuştu. Demek o mübarek makamın o türbe ile daha ziyade


Yükleniyor...