“Ben her sene Ramazanın yirmisinden sonra bir cami de i’tikafa girerdim. O sene yine Kadıoğlu camiinde i’tikafda idim. Hazret-i Üstâd’ın Urfa’ya geldiği günde bana haber verdiler. Fakat ben i’tikafta olduğum için, şafiî mezhebinde “çok zarurî bir sebeb bulunmazsa i’tikafdan çıkılmaz” diye çıkma fetvası olmadığı için, çıkamadım. Amma çok üzgündüm. Birinci günü öyle geçti. ıkinci gün kuşluk vakti oldu. Ben Üstâd ı görmeye ve ziyaret etmeye çok çırpınıyor ve can atıyorum. Fakat i’tikafdan da çıkamıyorum. ıki rek’at Duha namazını kıldım ve biraz yattım. Rü’yamda Üstâd’ı gördüm kendisine: “Seyda, ben i’tikafdayım, çıkamadım, ziyaretinize gelemedim” dedim.
Üstâd mütebessim bir çehre ile, bana Arapça olarak: Fihi vechün” dedi. Başka bir şey demedi.
Bunun Türkçesi: “Bir yolu, bir fetvası vardır” demektir.
Uyandım, düşündüm; rü’ya olduğu için, rü’ya ile şer’î meseleler noktasından amel edilmediği için, yine çıkmaya cesaret edemedim. Hem Üstâd Urfa’da çok kalacak zannediyorduk. O gün de çıkamadım ve akşam oldu.
O gecenin sabahında Üstâd’ın talebeleri gelip beni aldılar. Üstâd’ın yanına götürdüler. Fakat eyvah Üstâd’ı vefat etmiş buldum. Üstâd’ın talebeleri vefatından şüphelenerek gelip bana haber vermişlerdi. Tabii artık gittiğimde her şey bitmişti.”
Molla Hamid Efendi’nin rivayet ve hatırası ve rü’yasının hakikatı böyle olduğu halde, bazıları N. Şahiner’e yanlış şekilde aktarmış olacak ki; “Bilmem Molla Abdülhamid rü’yasında Üstâd ona, Mülteka’nın bilmem hangi babında i’tikafdan çıkma cevazı vardır” gibi mübalağalarla yazıldı ve şuyu’ buldu. Bir kere Molla Abdülhamid Efendi şafii’ idi. Mültekâ’da olan -ki Hanefi mezhebine aittir- Bir mesele Molla Abdülhamid’e söylenemiyeceği gibi, onun da onunla amel etmesi söz konusu değildi. Her ne ise...
URFA’LILARIN BÜYÜK GAYRETİ
Üstâd’ın cenazesi için Türkiye’nin her tarafından Urfa’ya akın eden binlerce misafirleri Urfa’lılar büyük bir âlî-cenablık ile ağırladı, evlerine götürüp misafir ettiler. Ulu Cami avlusunda kurbanlar kesip, kazanlar kaynattılar. Gelen binlerce misafir hiç biri yemek ve yatmak hususunda sıkıntı çekmedi. Urfa’lıların tamamı bu işe katıldı. En eski bir kısım CHP’liler de büyük gayretler sarfetti misafirlere karşı... En büyük gayret sarfedenler ve en çok misafir götürenler Urfa’lı şekerci Hacı Halil ile, CHP’li Bakır Melik idiler. Allah rahmet eylesin.
Üstâd mütebessim bir çehre ile, bana Arapça olarak: Fihi vechün” dedi. Başka bir şey demedi.
Bunun Türkçesi: “Bir yolu, bir fetvası vardır” demektir.
Uyandım, düşündüm; rü’ya olduğu için, rü’ya ile şer’î meseleler noktasından amel edilmediği için, yine çıkmaya cesaret edemedim. Hem Üstâd Urfa’da çok kalacak zannediyorduk. O gün de çıkamadım ve akşam oldu.
O gecenin sabahında Üstâd’ın talebeleri gelip beni aldılar. Üstâd’ın yanına götürdüler. Fakat eyvah Üstâd’ı vefat etmiş buldum. Üstâd’ın talebeleri vefatından şüphelenerek gelip bana haber vermişlerdi. Tabii artık gittiğimde her şey bitmişti.”
Molla Hamid Efendi’nin rivayet ve hatırası ve rü’yasının hakikatı böyle olduğu halde, bazıları N. Şahiner’e yanlış şekilde aktarmış olacak ki; “Bilmem Molla Abdülhamid rü’yasında Üstâd ona, Mülteka’nın bilmem hangi babında i’tikafdan çıkma cevazı vardır” gibi mübalağalarla yazıldı ve şuyu’ buldu. Bir kere Molla Abdülhamid Efendi şafii’ idi. Mültekâ’da olan -ki Hanefi mezhebine aittir- Bir mesele Molla Abdülhamid’e söylenemiyeceği gibi, onun da onunla amel etmesi söz konusu değildi. Her ne ise...
URFA’LILARIN BÜYÜK GAYRETİ
Üstâd’ın cenazesi için Türkiye’nin her tarafından Urfa’ya akın eden binlerce misafirleri Urfa’lılar büyük bir âlî-cenablık ile ağırladı, evlerine götürüp misafir ettiler. Ulu Cami avlusunda kurbanlar kesip, kazanlar kaynattılar. Gelen binlerce misafir hiç biri yemek ve yatmak hususunda sıkıntı çekmedi. Urfa’lıların tamamı bu işe katıldı. En eski bir kısım CHP’liler de büyük gayretler sarfetti misafirlere karşı... En büyük gayret sarfedenler ve en çok misafir götürenler Urfa’lı şekerci Hacı Halil ile, CHP’li Bakır Melik idiler. Allah rahmet eylesin.
Yükleniyor...