Bu sıkıntının ne olduğunu, Üstâd’ın ne demek istediğini anlamazdık. Biz her zaman olduğu gibi, yine polisin evimize baskın yapmasından endişe ederdik.

Zelzeleden çok kısa bir zaman önce, Üstâd Kanlıpınar’ın yakınındaki bayıra gelip, Zübeyr Ağabeyle haber göndermiş: “Tedbirlerini alsınlar!” demiş. Biz yine bir şey anlıyamadık. Meğer Üstâd o gece olacak olan zelzeleden haber veriyormuş. O mübarek Üstâd’ı anlıyamadık.

Zelzele olduktan sonra, Üstâd geldi. Akoğlan Camiinde yanına gittik.”Büyük bir sıkıntıyı atlattık, bu hadise bütün Türkiye üzerinde idi. Eskişehir cevab verdi. Bu zelzeleden zarar görenlerin malları on misli olarak ahirette sadaka hükmüne geçti. Bunu da müjde verin!” dedi. Biz Üstâd’ın bu müjdesini etrafa bildirdik...”(130)

Eskişehir zelzelesi mevzuunda Doktor Tahir Barçın ise şöyle demiştir:

“...Üstâd’ın sık sık Eskişehir taraflarına gittiği bir zamandı. Eskişehir’de zelzele oluyordu. Ladik’li Ahmet Ağa(131) (Konya’nın Kadınhan kazasının Ladik Köyü) Üstâd’ın Eskişehir’e devamlı gitmesini şu şekilde değerlendiriyordu:

“Bediüzzaman her gün Eskişehir’e gidiyor.. Siz onun ne için bu kadar sık gittiğini biliyor musunuz?

Ona vazife verdiler. “Sen dua et!” diye... Çünki Eskişehir yıkılacak, taş üstüne taş kalmıyacak.. Dua et, Cenab-ı Hakk’a yalvar! Dediler. Üstâd hastayım diye özür beyan ettiyse de, özrünü kabul etmediler. Onun için her gün Eskişehir’e gidiyor...”(132)

Eskişehir zelzelesi münasebetiyle Üstâd’ın hizmetkârlarının imzalarıyla o sıra neşredilen Üstâd’ın bir mektubunu da buraya kaydediyoruz. Mektup aynen şöyledir:

(129) Son şahitler-3, s: 76.

(130) Aynı Eser, s:76.

(131) Lâdikli Ahmet Ağa, Birinci Cihan Harbi’nde Gazze cephesinde harbederken, yaralanmış, bir mağaraya sığınmış. Orada Hazret-i Hızırla müşerref olmuş bir insandır. Kerametleri. velayeti meşhurdur. Konya, Eskişehir ve Afyon dolaylarında bilinmektedir.1969’da vef’at etti. Allah rahmet eylesin. (Bkz. Tafsilet: Son şahitler-3, s: 82)

(132) Son şahitler-2, s: 132.

Yükleniyor...