Ve bütün zihayatın hastalık ve elemlerinden şefkat sırrıyla bana gelen teellüm marazını; Rahimiyet-i ılâhiyyenin tecellisiyle, yani o mahIukları yaratanın şefkat ve rahimiyyeti ve rahmeti tam kâfi olmasından onların elemlerini, onlar için bir nevi lezzete veya mükâfata çevirdiğinden o rahmet-i ilâhiyyeden daha ileri şefkati sürmek mânâsız ve haksız olduğundan o şefkatten gelen elemi bir manevî sürura çevirdi. Yalnız merhem değil belki şifa verdi.

Ve en son ömrümde en ziyade kıymettar manevî bir hazineyi kaybetmekteki manevî eleme karşı; Nurun hâs şâkirtlerinin her birisi şirket-i maneviye sırrıyla umum namına dahi dua ile ve a’mal-i saliha ile çalıştıklarından, hem Elhüccetüzzehra’da hem Nur anahtarında izah edilen teşehhüdde ve fatihada bütün mevcudat ve zihayat cemaatının dualarına ve tevhiddeki davalarına iştirâk suretiyle; hususan toprak, hava, su ve nur unsurları birer dil olmasıyla topraktan çıkan bütün hayat hediyeleri ve sudan

(82) Eğer bu hadise, İstanbul Akşehir Palas otelindeki zehirlenmesinin devamı ise, o zaman sıra onaltıncıdır. A.

(83) Emirdağ-2 Fotokopi asıl, s: 47.

mübarekât ve tebrikât.. Havadan şükür ve ibadetin temessülleri ve nur unsurundan maddî ve manevî tayyibatlar, güzellikler tarzında, teşehhüdde ve fatihada kâinattaki bütün ni’metlerden gelen şükürler ve hamdler ve bütün mahlûkatın, hususan zihayatların küllî ibadetleri ve bütün istianeleri.. Ve doğru yolda giden bütün ehl-i hakikat ve ehl-i imanın yolundan gidenlere manevî refakat etmekle onların dualarına ve da’valarına tasdik suretinde âminlerle iştirak ederek, âmin demekle hissedar olmanın küllî sırrı o gece imdadıma geldi. Gayet hasta, zaif, me’yus bir halde cüz’î bir hizmet edememekteki manevî elim hastalığıma öyle bir tiryak oldu ki; ben hakikaten en sağlam hallerimde ve en genç zamanlarımda en zevkli ve lezzetli evradımda bulmadığım bir manevî süruru hissettim ve hadsiz şükür edip o dehşetli hastalığıma razı oldum.

dedim.

Elbaki Hüvelbaki Kardeşiniz

SAİD-İ NURSİ”

Çok hasta Üstâd’ımızın hizmetinde bulunan bizler (Yani Sıddık Süleyman, Tahiri, Zübeyr, Ceylan, Bayram) o hastalığa ait bu yazı münasebetiyle, Üstâd’ımızla beraber umum kardeşlerimizin bayramlarını ve leyle-i kadirlerini tebrik ediyoruz. Üstâdımız diyor ki: “Benim kanaatım var ki; benim âfiyetim için mübarek kardeşlerimin ettikleri dualarının makbuliyetinin bir neticesidir ki; böle acib bir hal, garib bir tarza döndü.”(84)


Yükleniyor...