MÜTEFERRİK HADİSLER-9
Hz.ÜSTÂD’IN ZEHİRLENDİRİLMELERİ
Hazret-i Üstâd 1950 yılı içinde onbeşinci defa zehirlendirilmesinden başka; 1952, 1953, 1954 ve dahası vefatına kadar resmî yazılarında ondokuz defayı, fakat şifahî sohbetlerinde yirmi bir defayı bulan zehirlendirilmeleri olmuştur. Lahika mektuplarında geçen 1950’ye kadarki bu on beşinci defaya ek olarak, altı defa daha,Üstâd’ın şifahî sohbetlerinde bu sabit olan zehir hadiselerinin belki tek tek zamanını ve keyfiyetini tesbit etmek mümkin olmıyacaktır. Bu altı defaki son zehirlenmelerin, Üstâd’ın ifadelerinde üç dört tanesi sarih geçmektedir. Diğerleri ise zaman ve keyfiyet itibarıyla belli değildirler.
HAZRETİ ÜSTÂD’IN ONALTINCI ZEHİRLENME HADİSESİ
29.1.1988 Cuma günü kardeşi İsmail Fakazlı’nın evinde İnebolu’lu İbrahim Fakazlı Cemaat huzurunda anlattı, Ahmed Aytimur da tasdik etti. Hadise şöyledir:
“Üstâd Hazretleri 1952’de Gençlik Rehberi Mahkemesi dolayısıyla İstanbul Akşehir Palas otelinde kaldığı günlerde ziyaretine gitmiş ve Üstâd’ın kaldığı odasının yanındaki bir odada bir kaç gün kalmıştım. Bir gün yemeğinden artan bir kaç köftesini bir sefer tasında ağzı kapalı şekilde pencerenin saçağına bırakarak yatmış. Sonra geceleyin o köftelerden bir iki tanesini yemiş ve zehirlenmişti. Gece yarısı beni kaldırdı. Üstâd’ın yüzü kıpkırmızı olmuş, gözlerinin içine kadar kızarmıştı. Bana “Ziya ve Abdulmuhsin nerdedirler.”dedi. Dedim efendim Süleymaniye’ye gittiler. “Git, acele çağır gelsinler” dedi. Acele gittim, Ziya’yı Süleymaniye’de uykudan kaldırdım getirdim. Üstâd hiddetle Sefer tasının kapağının nerede olduğunu sordu ve “Benim yemeğime zehir katmışlar” dedi. Biz gittik, dışarıya bakan penceresinin altındaki bahçeye baktık, aradık, kapağı bulamadık. Oradan da pencereye kadar çıkmanın hiç imkânı yoktu.
Sonra Üstâd bana: “Git otelde yatanların isimlerini tesbit et!” dedi. Ben efendim bunu ben yapamam dedim. Sonra Üstâd otelciyi çağırttı. Otelde yatanları tesbit etti. Sonra bize dedi ki; “Edirne’den hususî bu iş için gelmiş adamlar benim yemeğime zehir katmışlar” ve o adamları çıkarttı, yanına çağırdı. Onlara nasihat etti. Sonra bize dedi ki: “Bu işi yapanlar Ermeni Taşnak komitesine mensub olup, Edirne’den hususi şekilde bu iş için gelmişler” Ahmed Aytimur da aynen tasdik etti.
Onyedinci zehir hadisesi;İstanbul Gençlik Rehberi mahkemesinden döndüğü aylarda vaki’ olduğu anlaşılıyor. Zira, 1 Nisan 1952’de Emirdağ’da yazmış olduğu bir mektubunda şöyle diyor:
Hz.ÜSTÂD’IN ZEHİRLENDİRİLMELERİ
Hazret-i Üstâd 1950 yılı içinde onbeşinci defa zehirlendirilmesinden başka; 1952, 1953, 1954 ve dahası vefatına kadar resmî yazılarında ondokuz defayı, fakat şifahî sohbetlerinde yirmi bir defayı bulan zehirlendirilmeleri olmuştur. Lahika mektuplarında geçen 1950’ye kadarki bu on beşinci defaya ek olarak, altı defa daha,Üstâd’ın şifahî sohbetlerinde bu sabit olan zehir hadiselerinin belki tek tek zamanını ve keyfiyetini tesbit etmek mümkin olmıyacaktır. Bu altı defaki son zehirlenmelerin, Üstâd’ın ifadelerinde üç dört tanesi sarih geçmektedir. Diğerleri ise zaman ve keyfiyet itibarıyla belli değildirler.
HAZRETİ ÜSTÂD’IN ONALTINCI ZEHİRLENME HADİSESİ
29.1.1988 Cuma günü kardeşi İsmail Fakazlı’nın evinde İnebolu’lu İbrahim Fakazlı Cemaat huzurunda anlattı, Ahmed Aytimur da tasdik etti. Hadise şöyledir:
“Üstâd Hazretleri 1952’de Gençlik Rehberi Mahkemesi dolayısıyla İstanbul Akşehir Palas otelinde kaldığı günlerde ziyaretine gitmiş ve Üstâd’ın kaldığı odasının yanındaki bir odada bir kaç gün kalmıştım. Bir gün yemeğinden artan bir kaç köftesini bir sefer tasında ağzı kapalı şekilde pencerenin saçağına bırakarak yatmış. Sonra geceleyin o köftelerden bir iki tanesini yemiş ve zehirlenmişti. Gece yarısı beni kaldırdı. Üstâd’ın yüzü kıpkırmızı olmuş, gözlerinin içine kadar kızarmıştı. Bana “Ziya ve Abdulmuhsin nerdedirler.”dedi. Dedim efendim Süleymaniye’ye gittiler. “Git, acele çağır gelsinler” dedi. Acele gittim, Ziya’yı Süleymaniye’de uykudan kaldırdım getirdim. Üstâd hiddetle Sefer tasının kapağının nerede olduğunu sordu ve “Benim yemeğime zehir katmışlar” dedi. Biz gittik, dışarıya bakan penceresinin altındaki bahçeye baktık, aradık, kapağı bulamadık. Oradan da pencereye kadar çıkmanın hiç imkânı yoktu.
Sonra Üstâd bana: “Git otelde yatanların isimlerini tesbit et!” dedi. Ben efendim bunu ben yapamam dedim. Sonra Üstâd otelciyi çağırttı. Otelde yatanları tesbit etti. Sonra bize dedi ki; “Edirne’den hususî bu iş için gelmiş adamlar benim yemeğime zehir katmışlar” ve o adamları çıkarttı, yanına çağırdı. Onlara nasihat etti. Sonra bize dedi ki: “Bu işi yapanlar Ermeni Taşnak komitesine mensub olup, Edirne’den hususi şekilde bu iş için gelmişler” Ahmed Aytimur da aynen tasdik etti.
Onyedinci zehir hadisesi;İstanbul Gençlik Rehberi mahkemesinden döndüğü aylarda vaki’ olduğu anlaşılıyor. Zira, 1 Nisan 1952’de Emirdağ’da yazmış olduğu bir mektubunda şöyle diyor:
Yükleniyor...