Bir ara çok geride kaldığımız için, Üstâd arabasını durdurmuş, bizi bekliyormuş.. Zübeyr ağabey yanımıza kadar geldi ve Üstâdımız diyor ki:
“Kardeşlerime söyle korkmasınlar, küfrün bel kemiğini kırdık. şimdi küfür beli kırılmış bir yılan gibidir.” dedi. Bu sözlerle endişemiz zail oldu.
Üstâd’ın bir bakıma bu gidişi, bir zahir sebeb olarak da Ankara’da kiralanmış bir eve bir müddet yerleşmek niyeti de vardı. Bu yüzden Hazret-i Üstâd bir çok eşyasını da beraberinde almıştı.
Emniyet her tarafa Üstâd’ın Ankara’ya doğru gittiğini bildirmiş olacak ki, her yerde bizi seyretmek üzere toplanan insanlar görüyorduk.
Hükûmetin tebliği
Öğle namazını bir çeşme başında Üstâd ayrı, bizler de ayrı şekilde kıldık. Öğle haberlerini Üstâd arabanın radyosundan dinlemiş. Zübeyr ağabeyi yanımıza gönderdi. “şimdi radyodan öğrendik; Bakanlar Kurulunun Üstâdımızı mecburi iskâna tabi’ tutan kararlarını dinledik. Fakat Üstâdımız diyor ki:
“Biz Ankara’ya gideceğiz. Kardeşlerim merak etmesinler” dedi. Ankara’daki ağabeyler de, Hükûmetin bu tebliğini haber almışlar ve bir taksiyle Üstâdımızı karşılamaya gelmişlerdi. Ankara yakınında Üstâd’ın arabasını durdurdular. Biz de durduk. Gelen ağabeyler Üstâd’ın arabasındaki hususi bazı eşyalarını ihtiyaten kendi arabalarına aldılar. Bizim yanımızdaki eşya da bizde kaldı.
Çiftlik Mevkiine Gelince
Ankara’ya asıl yolundan değil, Haymânâ yoluna saparak Çiftlik yoluyla Ankara’ya gidiyorduk. Fakat polis Çiftlik civarında da barikat kurmuş ve Üstâd’ın arabasını bekliyorlardı. Orada Üstâd’ın arabasını durdurdular. Biz ara kenardan geçmek istedikse de bırakmadılar, bizi de durdurdular ve yanımıza bir polis vererek, Ankara Birinci şu’besine gönderdiler. Bizi bir gece nezarette bıraktılar. Sabahleyin bizi serbest bıraktılar.
Üstâd Geri Dönmüş
Bilâhare Zübeyr Ağabeyin bana anlattığına göre; emniyet kuvvetleri Hazret-i Üstâd’a Hükûmetin emriyle mecburî iskâna tabi’ olarak Emirdağ’a dönmesine dair kararını tebliğ edince; Üstâd şiddetle elini arabanın koltuğuna vurarak: “Ben bu kararı dinlemiyorum. Binlerce talebem beni Ankara’da bekliyor, oraya gideceğim.” demiş.
Bunun üzerine çok nezaket ve edep içinde dönmesini rica eden yetkili amire Üstâd: “Yalnız senin hatırın için dönüyorum, Hükûmeti tanımıyorum” demiş ve geri dönmüştür...”(42)
“Kardeşlerime söyle korkmasınlar, küfrün bel kemiğini kırdık. şimdi küfür beli kırılmış bir yılan gibidir.” dedi. Bu sözlerle endişemiz zail oldu.
Üstâd’ın bir bakıma bu gidişi, bir zahir sebeb olarak da Ankara’da kiralanmış bir eve bir müddet yerleşmek niyeti de vardı. Bu yüzden Hazret-i Üstâd bir çok eşyasını da beraberinde almıştı.
Emniyet her tarafa Üstâd’ın Ankara’ya doğru gittiğini bildirmiş olacak ki, her yerde bizi seyretmek üzere toplanan insanlar görüyorduk.
Hükûmetin tebliği
Öğle namazını bir çeşme başında Üstâd ayrı, bizler de ayrı şekilde kıldık. Öğle haberlerini Üstâd arabanın radyosundan dinlemiş. Zübeyr ağabeyi yanımıza gönderdi. “şimdi radyodan öğrendik; Bakanlar Kurulunun Üstâdımızı mecburi iskâna tabi’ tutan kararlarını dinledik. Fakat Üstâdımız diyor ki:
“Biz Ankara’ya gideceğiz. Kardeşlerim merak etmesinler” dedi. Ankara’daki ağabeyler de, Hükûmetin bu tebliğini haber almışlar ve bir taksiyle Üstâdımızı karşılamaya gelmişlerdi. Ankara yakınında Üstâd’ın arabasını durdurdular. Biz de durduk. Gelen ağabeyler Üstâd’ın arabasındaki hususi bazı eşyalarını ihtiyaten kendi arabalarına aldılar. Bizim yanımızdaki eşya da bizde kaldı.
Çiftlik Mevkiine Gelince
Ankara’ya asıl yolundan değil, Haymânâ yoluna saparak Çiftlik yoluyla Ankara’ya gidiyorduk. Fakat polis Çiftlik civarında da barikat kurmuş ve Üstâd’ın arabasını bekliyorlardı. Orada Üstâd’ın arabasını durdurdular. Biz ara kenardan geçmek istedikse de bırakmadılar, bizi de durdurdular ve yanımıza bir polis vererek, Ankara Birinci şu’besine gönderdiler. Bizi bir gece nezarette bıraktılar. Sabahleyin bizi serbest bıraktılar.
Üstâd Geri Dönmüş
Bilâhare Zübeyr Ağabeyin bana anlattığına göre; emniyet kuvvetleri Hazret-i Üstâd’a Hükûmetin emriyle mecburî iskâna tabi’ olarak Emirdağ’a dönmesine dair kararını tebliğ edince; Üstâd şiddetle elini arabanın koltuğuna vurarak: “Ben bu kararı dinlemiyorum. Binlerce talebem beni Ankara’da bekliyor, oraya gideceğim.” demiş.
Bunun üzerine çok nezaket ve edep içinde dönmesini rica eden yetkili amire Üstâd: “Yalnız senin hatırın için dönüyorum, Hükûmeti tanımıyorum” demiş ve geri dönmüştür...”(42)
Yükleniyor...