“İslâm Demokrat Partisi” ve altı ay sonra da, bu partinin mahkemece kapatılması.. Ve 22 Kasım 1952’de Malatya’da gazeteci Ahmet Emin Yalman’a yapılan su-i kasd ile yaralanması üzerine; DP iktidarı, CHP’nin saldırılarına dayanamıyarak, korku ve evham içine girdi ve Türkiye çapında milliyetçi, dindar hürriyetçilere baskılar uygulandı, mahkemelerle rahatsız edildi vs... Bunun üzerine Millet Partisi mensublarıyla, DP mensubu bazı dindar kimselerin iş birliği ve fakat CHP’nin tahrikleriyle kurulan ve aynı meselelerin bir uzantısı olan 20 Aralık 1955’de
(48) Maarif Vekili Tevfik ıleri’nin bu mev’zudaki çalışmaları neticesinde, 21 Ekim 1950’de ilkokullara mecburi din dersleri konulması kararı alındı. (Bkz. Çok Partili Politika Kronolojisi S: 16) Ve 4 Kasım 1951 tarih ve 12018/3 numaralı bakanlar kurulu kararı ile de, ilkokullara cebri din dersleri konulduğu gibi,13 Ağustos 1956’da da orta okullara din dersleri mecburi kılındı. (Bkz. Elli Yılın Tutanağı, s:146.)
(49) Müntehap dosya sıra no: 41 ve Emirdağ-2, s: 60.
Hürriyet Partisi hadiseleri ve benzeri hadiseler üzerine, Hazret-i Üstâd Demokratlara müteveccih olmuş ve onlara acıyarak içtimaî ve siyasî olan bu mes’elelerin esasında yatan hususları değerlendirerek açıklamalarda bulunmuştu. Hazret-i Üstâd bu yazısını tahminen 1954 başlarında kaleme almıştır. Onun bir eki olan haşiyesini ise, daha önce Ticanî hadisesi üzerine kaleme almışlardı. Üstâd’ın o yazısı aynen şöyledir:
“
KALBE İHTAR EDİLEN İÇTİMAİ HAYATIMIZA DAİR BİR HAKİKAT
Bu vatanda şimdilik dört parti var. Biri Halk Partisi, biri Demokrat, biri Millet, diğeri İttihad-ı İslâmdır.
İttihad-ı İslâm Partisi: Yüzde altmış yetmişi tam mütedeyyin olmak şartıyla, şimdiki siyaset başına geçebilir. Dini siyasete alet etmemeye, belki siyaseti dine alet etmeye çalışabilir. Fakat çok zamandan beri terbiye-i ıslamiye zedelenmesiyle ve şimdiki siyasetin cinayetine karşı dini siyasete alet etmeye mecbur olacağından, şimdilik o parti başa geçmemek lâzımdır.
Halk Partisi ise: hakikaten acib ve zevkli bir rüşvet-i umumiyi kanunlar perdesinde bazı memurlara verdikleri için, 28 senelik bütün cinayetiyle, başkalarının cinayeti ve ıttihadçıların mason kısmının seyyiatları da o partiye yüklenildiği halde, Demokratlara bir cihette galib hükmündedirler.
Çünki ubudiyetin noksaniyetiyle enaniyet kuvvet bulur, Nemrutçuluklar çoğalır. Bu benlik zamanında memuriyet hakikatta bir hizmetkârlık olduğu halde, bir hâkimiyet, bir ağalık, bir Nemrutçuluk ile, nefse gayet zevkli bir hâkimiyet mertebesini bir kısım memurlara rüşvet olarak verdiği için; bütün o acib cinayetlerle ve kendinden olmıyan ceridelerin neşriyatıyla beraber, bana yapılan muamelelerinden hissettim ki, bir cihette manen Demokratlara galib geliyorlar.
Halbuki, İslâmiyetin bir kanun-i esasîsi olan hadis-i şerifte
Yani: Memuriyet, âmirlik ise; reislik değil, millete bir hizmetkârlıktır: Demokratlık, hürriyet-i vicdan, İslâmiyetin bu kanun-u esasisine dayanabilir. Çünki kuvvet kanunda olmazsa, şahsa geçer, istibdat keyfî olur.
(48) Maarif Vekili Tevfik ıleri’nin bu mev’zudaki çalışmaları neticesinde, 21 Ekim 1950’de ilkokullara mecburi din dersleri konulması kararı alındı. (Bkz. Çok Partili Politika Kronolojisi S: 16) Ve 4 Kasım 1951 tarih ve 12018/3 numaralı bakanlar kurulu kararı ile de, ilkokullara cebri din dersleri konulduğu gibi,13 Ağustos 1956’da da orta okullara din dersleri mecburi kılındı. (Bkz. Elli Yılın Tutanağı, s:146.)
(49) Müntehap dosya sıra no: 41 ve Emirdağ-2, s: 60.
Hürriyet Partisi hadiseleri ve benzeri hadiseler üzerine, Hazret-i Üstâd Demokratlara müteveccih olmuş ve onlara acıyarak içtimaî ve siyasî olan bu mes’elelerin esasında yatan hususları değerlendirerek açıklamalarda bulunmuştu. Hazret-i Üstâd bu yazısını tahminen 1954 başlarında kaleme almıştır. Onun bir eki olan haşiyesini ise, daha önce Ticanî hadisesi üzerine kaleme almışlardı. Üstâd’ın o yazısı aynen şöyledir:
“
KALBE İHTAR EDİLEN İÇTİMAİ HAYATIMIZA DAİR BİR HAKİKAT
Bu vatanda şimdilik dört parti var. Biri Halk Partisi, biri Demokrat, biri Millet, diğeri İttihad-ı İslâmdır.
İttihad-ı İslâm Partisi: Yüzde altmış yetmişi tam mütedeyyin olmak şartıyla, şimdiki siyaset başına geçebilir. Dini siyasete alet etmemeye, belki siyaseti dine alet etmeye çalışabilir. Fakat çok zamandan beri terbiye-i ıslamiye zedelenmesiyle ve şimdiki siyasetin cinayetine karşı dini siyasete alet etmeye mecbur olacağından, şimdilik o parti başa geçmemek lâzımdır.
Halk Partisi ise: hakikaten acib ve zevkli bir rüşvet-i umumiyi kanunlar perdesinde bazı memurlara verdikleri için, 28 senelik bütün cinayetiyle, başkalarının cinayeti ve ıttihadçıların mason kısmının seyyiatları da o partiye yüklenildiği halde, Demokratlara bir cihette galib hükmündedirler.
Çünki ubudiyetin noksaniyetiyle enaniyet kuvvet bulur, Nemrutçuluklar çoğalır. Bu benlik zamanında memuriyet hakikatta bir hizmetkârlık olduğu halde, bir hâkimiyet, bir ağalık, bir Nemrutçuluk ile, nefse gayet zevkli bir hâkimiyet mertebesini bir kısım memurlara rüşvet olarak verdiği için; bütün o acib cinayetlerle ve kendinden olmıyan ceridelerin neşriyatıyla beraber, bana yapılan muamelelerinden hissettim ki, bir cihette manen Demokratlara galib geliyorlar.
Halbuki, İslâmiyetin bir kanun-i esasîsi olan hadis-i şerifte
Yani: Memuriyet, âmirlik ise; reislik değil, millete bir hizmetkârlıktır: Demokratlık, hürriyet-i vicdan, İslâmiyetin bu kanun-u esasisine dayanabilir. Çünki kuvvet kanunda olmazsa, şahsa geçer, istibdat keyfî olur.
Yükleniyor...