“ACİB BİR HADİSE
Üstâd’ımız Said-i Nursi de, bil-hassa son zamanlarda bir hal vaki’ olmuş ki; Kat’iyen kimseyle konuşmuyor. Hatta biz hizmetçileri ile iki dakikadan fazla konuşsa bir hararet başlıyor. Bu acib haletin sükûnet bulması için ara sıra bazı günler tebdil-i hava niyetiyle kırlara çıkıyor. Hiç bir kalabalık yere gidemiyor. Hatta camiye de gidemiyor. Odasından çıktığı vakit, hemen hususi otomobiline bir veya iki hizmetçisiyle biner, bazen de haftada bir veya iki defa kira ile tuttuğu Eğridir’deki evine gidiyor. Bir kaç saat kaldıktan sonra yine Isparta’daki ikametgâhına dönüyor.
Bir gün de yine Eğridir’e gitmişti. Tam evinin önünde birisi rastgeldi ve bize hitaben: “Derhal Isparta’ya dönmenizi emrediyorum” dedi.
Biz önce kim olduğunu bilemedik. Sonra anladık ki; Eğridir’e bir kaç gün evvel Van vilâyetinin bir kazasından gelen yeni kaymakam imiş.(26) Biz, hangi kanun veya hangi ta’limat ve nizamnameye istinaden arabamızın önüne geçip şehre girmeyi men’ ediyorsunuz”? diye bu keyfi ve kanunsuz harekete mukavemet edeceğimiz anda; Üstâd’ımız Said-i Nursî bizi men’etti. Hem de Said-i Nursi’ye sarsılmaz bir bağlılık ve büyük bir hürmetleri olan şehirli ve köylü ahalinin hususan pazar münasebetiyle (27) bugün kalabalık olmasıyla; kanun hilâfına hareket eden bir kimsenin yüzünden çıkacak herhangi bir hadiseyi önlemek için geriye dönülmüştür.
şöyle kanaatımız geldi ki; Üstâd’ımız Said-i Nursî siyasete katiyen karışmadığı ve insanlarla görüşmediği halde, Risale-i Nur’un Anadolu ve şark vilâyetlerinde ve hatta Âlem-i İslâmda fevkalâde bir hüsn-ü kabul görmesi ve Ankara’da hükûmetin müsaade ve te’yidiyle büyük mecmualarının resmen tab’ edilmesi; Ve bütün mahkemelerinden beraet kazanması sebebiyle; Risale-i Nurla alâkadar olan çok büyük bir kitle de Demokrat lehinde olarak hareket ettiklerinden ve bilhassa bu vaziyet şark vilâyetlerinde pek zahir
(25) Emirdağ-2 Müntehap dosya sıra no: 116.
(26) Bu kaymakamın adı Mustafa Atak’tır. A.B.
(27) Eğridir pazarı Perşembe günüdür. A.B.
müşahede edildiğinden; Nur talebeleriyle hükûmetin mabeynini bozmak için bazı gizli zındıklar ve eski parti taraftarlarının plânıyla bu yeni kaymakamı, asayiş ve din aleyhinde olan böyle muameleye vesile yapmışlar.
Üstâd’ımız en cebbar firavunlara karşı bile izzet-i İslâmiyeyi muhafaza edip baş eğmediği ve hatta esareti vaktinde Rus’un baş kumandanına kıyam etmiyerek ve idamı kabul edecek derecede bir izzet-i diniyeyi taşıdığı halde; bu mübarek vatanda asayişe zarar gelmemek için, en küçük bir jandarmanın dahi hürmetsiz ve ismetsiz muamelesine ses çıkarmıyor, sabır ile karşılıyor. Sebebi de: Kur’ânın bir kanun-i esasisi olan
Üstâd’ımız Said-i Nursi de, bil-hassa son zamanlarda bir hal vaki’ olmuş ki; Kat’iyen kimseyle konuşmuyor. Hatta biz hizmetçileri ile iki dakikadan fazla konuşsa bir hararet başlıyor. Bu acib haletin sükûnet bulması için ara sıra bazı günler tebdil-i hava niyetiyle kırlara çıkıyor. Hiç bir kalabalık yere gidemiyor. Hatta camiye de gidemiyor. Odasından çıktığı vakit, hemen hususi otomobiline bir veya iki hizmetçisiyle biner, bazen de haftada bir veya iki defa kira ile tuttuğu Eğridir’deki evine gidiyor. Bir kaç saat kaldıktan sonra yine Isparta’daki ikametgâhına dönüyor.
Bir gün de yine Eğridir’e gitmişti. Tam evinin önünde birisi rastgeldi ve bize hitaben: “Derhal Isparta’ya dönmenizi emrediyorum” dedi.
Biz önce kim olduğunu bilemedik. Sonra anladık ki; Eğridir’e bir kaç gün evvel Van vilâyetinin bir kazasından gelen yeni kaymakam imiş.(26) Biz, hangi kanun veya hangi ta’limat ve nizamnameye istinaden arabamızın önüne geçip şehre girmeyi men’ ediyorsunuz”? diye bu keyfi ve kanunsuz harekete mukavemet edeceğimiz anda; Üstâd’ımız Said-i Nursî bizi men’etti. Hem de Said-i Nursi’ye sarsılmaz bir bağlılık ve büyük bir hürmetleri olan şehirli ve köylü ahalinin hususan pazar münasebetiyle (27) bugün kalabalık olmasıyla; kanun hilâfına hareket eden bir kimsenin yüzünden çıkacak herhangi bir hadiseyi önlemek için geriye dönülmüştür.
şöyle kanaatımız geldi ki; Üstâd’ımız Said-i Nursî siyasete katiyen karışmadığı ve insanlarla görüşmediği halde, Risale-i Nur’un Anadolu ve şark vilâyetlerinde ve hatta Âlem-i İslâmda fevkalâde bir hüsn-ü kabul görmesi ve Ankara’da hükûmetin müsaade ve te’yidiyle büyük mecmualarının resmen tab’ edilmesi; Ve bütün mahkemelerinden beraet kazanması sebebiyle; Risale-i Nurla alâkadar olan çok büyük bir kitle de Demokrat lehinde olarak hareket ettiklerinden ve bilhassa bu vaziyet şark vilâyetlerinde pek zahir
(25) Emirdağ-2 Müntehap dosya sıra no: 116.
(26) Bu kaymakamın adı Mustafa Atak’tır. A.B.
(27) Eğridir pazarı Perşembe günüdür. A.B.
müşahede edildiğinden; Nur talebeleriyle hükûmetin mabeynini bozmak için bazı gizli zındıklar ve eski parti taraftarlarının plânıyla bu yeni kaymakamı, asayiş ve din aleyhinde olan böyle muameleye vesile yapmışlar.
Üstâd’ımız en cebbar firavunlara karşı bile izzet-i İslâmiyeyi muhafaza edip baş eğmediği ve hatta esareti vaktinde Rus’un baş kumandanına kıyam etmiyerek ve idamı kabul edecek derecede bir izzet-i diniyeyi taşıdığı halde; bu mübarek vatanda asayişe zarar gelmemek için, en küçük bir jandarmanın dahi hürmetsiz ve ismetsiz muamelesine ses çıkarmıyor, sabır ile karşılıyor. Sebebi de: Kur’ânın bir kanun-i esasisi olan
Yükleniyor...