Zemin yüzünde, bu asırdaki kadar misli görülmiyen bir zendeka cereyanının plânlarıyla Üstâd’ımıza yirmi beş senedir istibdad-ı mutlak ile yapılan zulmün bir nümunesi şudur ki; Nefes almak üzere kapalı arabayla kırlara gitmek için dışarıya çıktığı zaman, buranın büyük bir memuru kıyafetine ilişmek istemiş. Bu beş cihette kanunsuz ve beş vechile vicdansızlık olan hadsiz cüretkârlığa karşı deriz ki:

Padişahın küçük bir tahakkümüne tahammül edemiyen ve Meşrutiyet ilânında Divan-ı Harb-i Örfîde, mahkeme Reisi Hurşit Paşa’ya ve mahkeme azalarına cevaben: “Eğer Meşrutiyet bir fırkanın istibdadından ibaret işe, bütün ins ve cin şahid olsun ki; ben mürteci’im. şeriatın bir tek meselesi uğrunda bin ruhum olsa fedaya hazırım.” diyen..

Ve Meclis-i Meb’usanda M.Kemal’a karşı: “Namaz kılmıyan haindir, hainin hükmü merduttuı: “Söyliyen.. Ve İslâmî kıyafeti kat’iyen ve asla tebeddül etmiyen ve kıyafetine ilişmek istiyen ve sonra kendi kendini öldürmekle tokadını yiyen Nevzat isminde Ankara valisine: “Bu sarık bu başla beraber çıkar” tarzında konuşarak boynunu göstermesiyle, dokunulmıyan bir zata.. Hem Isparta, hem Eskişehir, hem Denizli Mahkemeleri dahi başını açtırmadıkları ve -Son Afyon Mahkemesi müstesna- binlerce halk ve yüzyirmi polislerin bulunduğu sıralarda bile başını açması ihtar edilmediği ve münzevî olduğu halde; o düşüncesiz memurların mânâsız ihanet için müdahele niyeti, doğrudan doğruya anarşilik hesabına vatan ve millete tehlike getirmeye çalışmaktır.. Ve bütün bütün kanunsuz olmakla beraber, senelerdenberi emsaline rastlanmamış bir ferağat-ı nefis ve fedakârlıkla, en ağır şerait altında yüzotuz parçadan müteşekkil muazzam ve harika eser külliyatıyla vatan ve milletin manevî kurtuluşunu temin eden böyle bir zata, bu tarzda ilişmek,elbett millet ve gençliğin mahv ve perişan olmasına gayret eden gizli vatan düşmanlarına yardım etmek ve alet olmaktır.

Afyon’da bir iki mütemerrid ve bir zındık masonun iştirâk ve teşvikiyle o insanın bu tarz ihanet etmek fikrine; hiç bir ihanet kabul etmiyen Üstâd’ımızın tahammül etmesinden ve ehemmiyet vermediğinden kat’iyyen anladık ki: Bu vatan ve millete kendi yüzünden bir zarar gelmemesi için haysiyetini, şerefini, nefsini, ruhunu, rahatını dahi feda etmiştir.

Konyalı Zübeyr”(20)

İKİNCİ NÜMUNE: Üstâd’ın hizmetkârlarından Mustafa Sungur’un Hazret-i Üstâd’ın izni ve malumatıyla yazıp bazı meb’uslara gönderdiği mühim bir mektubun bazı bölümleridir: (Bu mektup 12.11.950’de neşredilmiştir.)



Yükleniyor...