Hazret-i Üstâd’ın bu telgrafın arkasından aynı günde “Reis-i Cumhur ve hey’et-i vükelasına - Ankara” diye gönderdiği tebrik mektubu ise, çok mühim hakikatları ihtar etmektedir. Hem de daha işin başında iken onlara asıl vazifelerini ihtar etmek içinde, kendi davasını da tebliğ etmektedir. Mektup aynen şöyledir:
“Reis-i Cumhur Celâl Bayar ve Hey’et-i Vükelâsına - Ankara
Biz Nur talebeleri yirmi senedir emsalsiz bir ta’zib ve içkencelere hedef olmuşuz. Sabrettik, ta Cenab-ı Hak sizi imdadımıza gönderdi. O işkencelerin sebebini onbeş senedir üç mahkeme hakikî ve kanunî olarak yüzotuz kitap ve bin mektubatta bulamadıklarına, mahkeme-i temyizle Denizli mahkemesini şahid gösteriyoruz. Otuz senedenberi ben siyaseti terketmişim.
Bu defa bir kaç gün zarfında ahrarların başa geçip, milletin mukadderatına sahip çıkması sebebiyle, Reis-i Cumhuru ve hey’et-i vekileyi tebrik ile beraber, bir hakikatı ifşa ediyorum. şöyle ki:
Bize hücum eden, bu mahkemelerde ta’zib edenler demişler: “Bu Nur talebelerinin dini siyasete alet etmek ihtimalleri var. Belki de ediyorlar” Biz de o zalimlere karşı müdafaalarımızdaki binler hüccet ile demişiz ve diyoruz ki:
(1) Emirdağ- 2, s: 16.
Biz dini siyasete alet değil, belki rızay-i ilâhiden başka hiç bir şeye, hatta dünyaya ve saltanatına alet etmemek, bizim esas mesleğimiz olduğundan, düşmanlarımızca da tahakkuk etmiş ki, üç senedir üç çuvaldan ziyade dosyalarımızı garazkârane tetkik ettikleri halde, bizi mahkûm edemiyorlar. Verdikleri keyfî ve vicdanî hükümlerine de bir bahane bulamıyorlar ki, temyiz o hükümü bozdu.
Evet, biz dini siyasete alet değil, belki vatan ve milletin dehşetli zararına siyaseti mutaassibane dinsizliğe alet edenlere karşı, bizim siyasete bakmamıza mecburiyet-i kat’iye olduğu zaman, vazifemiz siyaseti dine alet, dost yapmaktır ki; üç yüz elli milyon kardeşlerin uhuvvetini bu vatandaki kardeşlere kazandırmaya sebep olsun.
Elhasıl: Bize işkence edenlerin, siyaseti asabiyetle dinsizliğe alet etmelerine mukabil, biz de siyaseti dine alet ve dost yapmakla bu vatan ve milletin saadetine çalışmışız.
Said-i Nursi”(2)
Üstâd Hazretleri Reis-i Cumhur Celal Bayar’a ve hey’et-i vekileye gönderdiği bu telgraf ve mektup hikâyesi hakkında, hizmetkârı Zübeyr Gündüzalp’tan
“Reis-i Cumhur Celâl Bayar ve Hey’et-i Vükelâsına - Ankara
Biz Nur talebeleri yirmi senedir emsalsiz bir ta’zib ve içkencelere hedef olmuşuz. Sabrettik, ta Cenab-ı Hak sizi imdadımıza gönderdi. O işkencelerin sebebini onbeş senedir üç mahkeme hakikî ve kanunî olarak yüzotuz kitap ve bin mektubatta bulamadıklarına, mahkeme-i temyizle Denizli mahkemesini şahid gösteriyoruz. Otuz senedenberi ben siyaseti terketmişim.
Bu defa bir kaç gün zarfında ahrarların başa geçip, milletin mukadderatına sahip çıkması sebebiyle, Reis-i Cumhuru ve hey’et-i vekileyi tebrik ile beraber, bir hakikatı ifşa ediyorum. şöyle ki:
Bize hücum eden, bu mahkemelerde ta’zib edenler demişler: “Bu Nur talebelerinin dini siyasete alet etmek ihtimalleri var. Belki de ediyorlar” Biz de o zalimlere karşı müdafaalarımızdaki binler hüccet ile demişiz ve diyoruz ki:
(1) Emirdağ- 2, s: 16.
Biz dini siyasete alet değil, belki rızay-i ilâhiden başka hiç bir şeye, hatta dünyaya ve saltanatına alet etmemek, bizim esas mesleğimiz olduğundan, düşmanlarımızca da tahakkuk etmiş ki, üç senedir üç çuvaldan ziyade dosyalarımızı garazkârane tetkik ettikleri halde, bizi mahkûm edemiyorlar. Verdikleri keyfî ve vicdanî hükümlerine de bir bahane bulamıyorlar ki, temyiz o hükümü bozdu.
Evet, biz dini siyasete alet değil, belki vatan ve milletin dehşetli zararına siyaseti mutaassibane dinsizliğe alet edenlere karşı, bizim siyasete bakmamıza mecburiyet-i kat’iye olduğu zaman, vazifemiz siyaseti dine alet, dost yapmaktır ki; üç yüz elli milyon kardeşlerin uhuvvetini bu vatandaki kardeşlere kazandırmaya sebep olsun.
Elhasıl: Bize işkence edenlerin, siyaseti asabiyetle dinsizliğe alet etmelerine mukabil, biz de siyaseti dine alet ve dost yapmakla bu vatan ve milletin saadetine çalışmışız.
Said-i Nursi”(2)
Üstâd Hazretleri Reis-i Cumhur Celal Bayar’a ve hey’et-i vekileye gönderdiği bu telgraf ve mektup hikâyesi hakkında, hizmetkârı Zübeyr Gündüzalp’tan
Yükleniyor...