Risale-i Nur hayat-ı içtimaiyeye baktığı zaman, bu beş esası kuvvetli ve kudsî bir surette tesbit ve tahkim ederek, asayişin temel taşını muhafaza ettiğine delil ise; bu yirmi sene zarfında Risale-i Nur’un yüzbin adamı vatan ve millete zararsız bir uzv-u nâfi’ haline getirmesidir. Isparta,Kastamonu (119) buna şahittir. Demek Risale-i Nur’un -ekseriyet-i mutlaka- eczalarına ilişenler, herhalde bilerek veya bilmiyerek anarşilik hesabına vatana ve millete ve hâkimiyet-i İslâmiyeye hıyanet ederler...”(120)
3- Mustafa Kemal’e, ınkılâblara ve rejime muhalif ve muarızdır diye olan fikre karşı hakikatlı izahlar:
“...Eğer bu taharrilerde bazı vazifedar memurların itiraz ettikleri gibi derseniz ki: “Sen ve bir iki Risalen, rejime ve usûlümüze muhalif gidiyorsun?..”
Elcevab: Evvelâ bu yeni usûlünüzün münzevilerin çilehanelerine girmeye hiçbir hakkı yok!...
Saniyen: Bir şeyi reddetmek ayrıdır, kalben kabul etmemek ayrıdır.. ve amel etmemek bütün bütün ayrıdır. Ehl-i hükûmet ele bakar, kalbe bakmaz.
İdare ve asayişe ilişmiyen şiddetli muhalifler her hükûmette bulunur. Hatta Hazret-i Ömer’in (R.A.) taht-ı hâkimiyetindeki Hıristiyanlar, kanun-u şeriatı ve Kur’ân’ı inkâr ettikleri halde, ilişilmiyordu. Hürriyet-i fikir ve serbestiyet-i vicdan düsturuyla, Risale-i Nur’un bir kısım şâkirdleri idareye dokunmamak şartıyla, rejim ve usûlünüzü ilmen kabul etmezse ve muhalif amel etse, hatta rejimin sahibine adavet etse, onlara kanunen ilişilmez....”(121)
Bir başka parçadan:
“...Maslâhat-ı hükûmet namına derim: Madem Beşinci şua’ı hem Denizli, hem Ankara mahkemeleri tedkik edip ilişmemişler, bize verdiler. EIbette onu yeniden resmiyete koyup, dedikodulara meydan açmamak idarece zarurîdir. Biz o Risaleyi mahkemelerin ellerine geçmeden ve onu teşhirlerinden evvel gizlediğimiz gibi, Afyon hükûmet ve mahkemesi dahi onu medar-ı sual ve cevab etmemeli. Çünki kuvvetlidir, reddedilmez. Kalb-el vuku’ haber vermiş, doğru çıkmış.. Hem hedefi dünya değil, olsa olsa; Ölmüş, gitmiş bir şahsa müteaddit manalarından bir ma’nası muvafık geliyor. Onun dostluğu taassubuyla o gaybî ihbarı ve manayı
3- Mustafa Kemal’e, ınkılâblara ve rejime muhalif ve muarızdır diye olan fikre karşı hakikatlı izahlar:
“...Eğer bu taharrilerde bazı vazifedar memurların itiraz ettikleri gibi derseniz ki: “Sen ve bir iki Risalen, rejime ve usûlümüze muhalif gidiyorsun?..”
Elcevab: Evvelâ bu yeni usûlünüzün münzevilerin çilehanelerine girmeye hiçbir hakkı yok!...
Saniyen: Bir şeyi reddetmek ayrıdır, kalben kabul etmemek ayrıdır.. ve amel etmemek bütün bütün ayrıdır. Ehl-i hükûmet ele bakar, kalbe bakmaz.
İdare ve asayişe ilişmiyen şiddetli muhalifler her hükûmette bulunur. Hatta Hazret-i Ömer’in (R.A.) taht-ı hâkimiyetindeki Hıristiyanlar, kanun-u şeriatı ve Kur’ân’ı inkâr ettikleri halde, ilişilmiyordu. Hürriyet-i fikir ve serbestiyet-i vicdan düsturuyla, Risale-i Nur’un bir kısım şâkirdleri idareye dokunmamak şartıyla, rejim ve usûlünüzü ilmen kabul etmezse ve muhalif amel etse, hatta rejimin sahibine adavet etse, onlara kanunen ilişilmez....”(121)
Bir başka parçadan:
“...Maslâhat-ı hükûmet namına derim: Madem Beşinci şua’ı hem Denizli, hem Ankara mahkemeleri tedkik edip ilişmemişler, bize verdiler. EIbette onu yeniden resmiyete koyup, dedikodulara meydan açmamak idarece zarurîdir. Biz o Risaleyi mahkemelerin ellerine geçmeden ve onu teşhirlerinden evvel gizlediğimiz gibi, Afyon hükûmet ve mahkemesi dahi onu medar-ı sual ve cevab etmemeli. Çünki kuvvetlidir, reddedilmez. Kalb-el vuku’ haber vermiş, doğru çıkmış.. Hem hedefi dünya değil, olsa olsa; Ölmüş, gitmiş bir şahsa müteaddit manalarından bir ma’nası muvafık geliyor. Onun dostluğu taassubuyla o gaybî ihbarı ve manayı
Yükleniyor...