Hem madem dünyanın istirahat zamanları devam etmiyor, boşu boşuna gidiyor. Elbette böyle zahmetle çok kâr kazanırlar, tebrike layıkdırlar.
Kardeşlerim! Bu geniş hücum, Risale-i Nurun fütûhatına karşıdır. Fakat anladılar ki; Nurlara iliştikçe daha ziyade parlar, ders dairesi genişlenip ehemmiyet kesbeder ve mağlub olmaz. Yalnız “Sırren Tenevveret” perdesi altına girer. Onun için plânını değiştirdiler. Zahiren Nurlar’a ilişmiyorlar. Biz madem inayet altındayız, elbette kemal-i sabır içinde şükretmeliyiz.
Said-i Nursi”(65)
Dördüncü Madde: Bu maddedeki manalar üçüncü maddenin aynı manalarına benzediği için, ince farkları belki bilinmez diye yazmadım.
Beşinci Madde ki, sinsi desiselere karşı dikkat ve teyakkuz hakkındadır.Bazı nümuneleri kaydediyoruz:
“13.12.1948’de yazılmış ve sureti imha edilmiş bir mahrem mektubun tetimmesidir.
(Dünkü mahrem mektubun tetimmesidir)
Rabian: Bu defa taarruz pek geniş dairede... Reis-i Hükûmet ve hazır kabine plânıyla dehşetli bir evham ile hücum edildi. Benim aldığım bir habere göre ve çok emarelerle, gizli münafıkların yalan jurnalleri ve desiseleriyle bizi hilâfet komitesiyle ve Nakşî tarikatının gizli cemiyetiyle tam alâkadar, belki pişdar gösterip hükûmeti büyük bir telâşa sevkederek; Nur’un büyük mecmualarının İstanbul’da cildlenip âlem-i İslâm’da intişarını ve gayet makbuliyetlerini bir zemin gösterip, hükûmeti korkutup, kıskanç resmî hocaları ve vehham memurları aleyhimize insafsızca çevirdiler. Tahminlerince herhalde çok vesikalar,emareler görülecek, hem eski Said damarıyla tahammül etmiyerek ortalığı karıştıracak diye kanaâtları varmış...
(65) Afyon Hapsi mektupları, Siyah defter Zübeyr, s: 41.
Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun, o musibeti binden bire indirdi. Bütün taharrilerinde hiçbir cemiyet ve komitelerle hiçbir alâkamızı bulamadılar. Yoktur ki bulsunlar. Onun için Savcı iftiralara ve yanlış manalara ve medar-ı mes’uliyet olmıyan cüz’î isnadlara mecbur olmuş.
Madem hakikat budur: Nurlar ve biz, yüzde doksan dokuz derece musibetten halâs olduk. Öyle ise değil şekva, belki binler şükretmek ile inayet-i ilâhiyyenin bu cilvesinin tamamını sabır, şükür, istirhamla beklemeliyiz ve Nur dersleriyle bu medresenin mütemadiyen çıkan ve giren muhtaç ve müştaklarına teselli vererek vardım etmeliyiz.
Said-i Nursi”(66)
Kardeşlerim! Bu geniş hücum, Risale-i Nurun fütûhatına karşıdır. Fakat anladılar ki; Nurlara iliştikçe daha ziyade parlar, ders dairesi genişlenip ehemmiyet kesbeder ve mağlub olmaz. Yalnız “Sırren Tenevveret” perdesi altına girer. Onun için plânını değiştirdiler. Zahiren Nurlar’a ilişmiyorlar. Biz madem inayet altındayız, elbette kemal-i sabır içinde şükretmeliyiz.
Said-i Nursi”(65)
Dördüncü Madde: Bu maddedeki manalar üçüncü maddenin aynı manalarına benzediği için, ince farkları belki bilinmez diye yazmadım.
Beşinci Madde ki, sinsi desiselere karşı dikkat ve teyakkuz hakkındadır.Bazı nümuneleri kaydediyoruz:
“13.12.1948’de yazılmış ve sureti imha edilmiş bir mahrem mektubun tetimmesidir.
(Dünkü mahrem mektubun tetimmesidir)
Rabian: Bu defa taarruz pek geniş dairede... Reis-i Hükûmet ve hazır kabine plânıyla dehşetli bir evham ile hücum edildi. Benim aldığım bir habere göre ve çok emarelerle, gizli münafıkların yalan jurnalleri ve desiseleriyle bizi hilâfet komitesiyle ve Nakşî tarikatının gizli cemiyetiyle tam alâkadar, belki pişdar gösterip hükûmeti büyük bir telâşa sevkederek; Nur’un büyük mecmualarının İstanbul’da cildlenip âlem-i İslâm’da intişarını ve gayet makbuliyetlerini bir zemin gösterip, hükûmeti korkutup, kıskanç resmî hocaları ve vehham memurları aleyhimize insafsızca çevirdiler. Tahminlerince herhalde çok vesikalar,emareler görülecek, hem eski Said damarıyla tahammül etmiyerek ortalığı karıştıracak diye kanaâtları varmış...
(65) Afyon Hapsi mektupları, Siyah defter Zübeyr, s: 41.
Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun, o musibeti binden bire indirdi. Bütün taharrilerinde hiçbir cemiyet ve komitelerle hiçbir alâkamızı bulamadılar. Yoktur ki bulsunlar. Onun için Savcı iftiralara ve yanlış manalara ve medar-ı mes’uliyet olmıyan cüz’î isnadlara mecbur olmuş.
Madem hakikat budur: Nurlar ve biz, yüzde doksan dokuz derece musibetten halâs olduk. Öyle ise değil şekva, belki binler şükretmek ile inayet-i ilâhiyyenin bu cilvesinin tamamını sabır, şükür, istirhamla beklemeliyiz ve Nur dersleriyle bu medresenin mütemadiyen çıkan ve giren muhtaç ve müştaklarına teselli vererek vardım etmeliyiz.
Said-i Nursi”(66)
Yükleniyor...