Hatta bir ara bütün koğuşların kapılarını gece güdüz kilitli bulundurmuşlardı. Fakat sonra kapılar açıldığında da fırsat var iken, birbirini öldürmeye azmetmiş olan kimselerin herhangi bir menfi hareketlerinin görülmediğini gören gardiyanlar çok hayret etmişler ve bu ıslâhın Bediüzzaman’dan geldiğini anlamışlardır.

Hazret-i Üstâd’ın, eski mahpusların birbirine düşman adamlarının irşad ve ıslâhı için kaleme almış olduğu nurlu ve tesirli yazılarından az ilerde bazı örnekler vereceğiz. Ancak hemen burada mahpusların umumî barış gününde vuku’ bulan bir hatırayı ve Hazret-i Üstâd’ın o hadise üzerine kaleme almış olduğu hakikatli ilmî bir yazısını kaydetmek istiyoruz, şöyle ki:

Tahminen 1948,in güz aylarında o nurani ve güzel umumî barış üzerine, koğuşların kilitli kapıları açılmasıyla, barış şenliğini düzenliyen eski mahpus ve mahkûmlar, her türlü çalgı aletlerini çalıyor ve neşe içinde oynayıp keyf ediyorlarmış.

Bir çok Nur talebeleri ağabeylerden duyduğum kadarıyla; o günü Merhum Tahirî Mutlu Ağabey, o umumî çalgı ve neşe seslerini duymamak için bir rivayette, ûmumî helaya giderken, diğer riveyette, kilim üzerinde oturmuşken kulaklarını kapamış imiş.

Tahirî Ağabey’in bu masumâne hareketi, Hazret-i Üstâd’ın dikkatini çekmiş ve uzaktan, penceresinden onu seyretmiş.. Bunun üzerine Hazret-i Üstâd şu gelen yazıyı kalame alarak, takva ehli olan talebelerine göndermiştir. Mektup aynen şöyledir:

Aziz Sıddık kardeşlerim!

Bu medrese-i Yusufiye’nin koğuşlarının birden açılmaları, biçare mahpuslara bir bayramdır.. ve çobanların kavalı ve Mevlevîler’in neyi ve dervişlerin tekyelerde def çalmaları gibi, burada düdük ve def çalınması dinliyenlere, ya şâfiî mezhebini takliden ve ehl-i tarikatın ve Mevlana Celâleddin’in fetvalarına.. ve Kur’ân’ın neş’e ve şevk-i uhrevî veren edebiyatının, toprağı altın yerine çeviren bir nevi müsaadesine.. ve ehl-i kalbe mahsus haram olmıyan ayn-ı sefahet ve lehviyatta bir çeşit zevk-i manevî te’minine binaen muvakkaten dinlenebilir. ınşallah hüsn-ü niyete göre ve sırrıyla zararı olmaz. Hem istemeden kulağa kendi kendine gelen çalgı seslerinin zararı yoktur.

Fıtratımda ziyade şefkat bulunmasından, hapistekilerin sıkıntıları ve teneffüse beraber çıkmamaları beni sıkıyor, sıkıntılarıma yüz sıkıntıları ilâve ediyordu. Bu hal beni o sıkıntıdan kurtardığı için, hem kendimi hem onları tebrik ederim.

Said-i Nursi”(49)

 /  
2249
Yükleniyor...