tabiriyle kabahati yoktur. Nur Risalesi isimli de bir seri makale ve mektuptan ibaret birkaç cildlik resmen basılmamış bir eseri mevcuddur. Bu zavallı yıllardan beri kanunsuz, hakikat siz, mesnedsiz, ispatsız olarak hapishane köşelerinde çürütülmektedir. Zira tek suçu, bulundugu muhitlerde halkın kendisine gösterdiği büyük saygı ve itibardır.

“Vay tarikat kuruyorsun!.. Gizli cemiyet tesis ediyorsun!.. Dini siyasete alet ediyorsun!.. Fesad çıkarmaya çalışıyorsun!... “ Vesaire vesaire...

Vaktiyle Eskişehir’de muhakeme edilmiş, hüküm giymiş, çilesini doldurmuş, uzun zaman göz hapsi altında yaşamış... Sonra tekrar yakalanmış, Denizli’de muhakeme edilmiş, oradan da kurtulmuş, Derken; ayni fiilinden dolayı tekrar Afyon`da muhakeme edilerek yıllardan beri zindanlarda çürütülmüştür. Halbuki kanun sarihtir. Bir fiilden muhakeme edilmiş ve hüküm almış bulunan bir adam, başka bir mahkeme tarafından ve aynı fiil veya isnad etrafında muhakeme edilemez. Bunu ne akıl, ne hayal, ne rü’ya kabul edebilir.

Fakat Said-i Nursi mevzuunda bu olmuştur. Nihayet muhterem zat bir sene sekiz aya mahkûm edilerek(48) ancak bu müddeti hapishanede doldurduğu için tahliye edilebilmiştir. Temyiz Mahkemesi ise, aynı fiilin ikinci bir muhakemeye mevzu’ teşkil edemiyeceği ifadesiyle hükmü bozmuştur. şimdi yine muhakeme edilecek. Fakat neticede beraet de etse, mahkûm da olsa, çekmiş olduğundan daha fazla bir şey çekemiyecek ve zararını ona kimse tazmin edemiyecektir.

Bu ne haldir?

Bu ne haldir?.. ılim ve faziletten başka hiçbir suçu olmıyan ve gizli cemiyetle, tarikatla, siyasetle hiçbir alâkası bulunmıyan bu zat, mevsimlerce her noktasından rutubet muslukları akan büyük bir hücreye kapatılmış ve “şu odaya bir soba kuralım da rutubeti çeksin” diye müracaat eden bazı merhamet ve alâka sahiblerinin teklifleri reddedilmiştir.

Bu ne haldir?

Bu vatanın mukaddesatına, tarihine, istiklâline, istikbaline maddî ve manevî ırzına musallat komünistlik liderlerini müdafaa sesleri çıkarken, bütün bu ölçülerin bir zübdesi ve âbidesi halindeki mübarek bir ihtiyarı müdafaaya cür’et edebilecek ağız kalmamıştır.

Abdurrahim Zabsu”

 /  
2249
Yükleniyor...