Eskişehir Hapis Hayatı Faslı

25 Nisan 1935 - 27 Mart 1936

{Tüm tarihçelerde Hazret-i Üstâd’ın onbir ay hüküm giyerek çıktığını, onbeş talebesine de altışar ay hüküm verildiğini yazmakta.. Ve Hazret-i Üstâd hapisten çıktıktan sonra jandarmalar nezaretinde Kastamonu’ya sevk edildiğini kaydetmektedirler. Buna göre Eskişehir hapsinin ilk tevkif tarihi olan 27 Misan 1935 olduğu, onbir ay hükmün tamamının infazı sonunda da Bediüzzaman 27 Nart 1936’da hapisten çıkmış olduğu ortaya çıkar. şayet diğer delillere göre bakılırsa ve Hz.Üstâd hapiste tam bir sene beklemişse 27 Nisan 1936’da çıkmış olur.}



Eskişehir hapis faslı -az yukarda genişçe kaydedildiği üzere- sebebsiz ve kanunsuz bir tarzda, başta Üstâd Bediüzzaman Hazretleri olmak üzere masum ve mazlum halktan yüzyirmi kişi tutuklanmış, Isparta mahkemesince 25 Nisan 1935 tarihinde tevkifleri kesilmiş ve askerî cemselerle Isparta’dan 8 Mayıs 1935 günü Eskişehir hapishanesine nakledilmek suretiyle gerçekleşmiş ve hapis faslı başlamıştır.

Büyük heyecan ve velvelelerle ve büyük kuvvetlerle hadise yerine, Isparta’ya gelen Dahiliye Vekili Şükrü Kaya, geniş ve ince tetkikat neticesinde, bilmecburiye basına şu beyanatı vermiş: “Hadise adî ve basit bir zabıta vak’asıdır.” demiştir. O halde neden acaba mevcud kanunlar muvacehesinde ve hadisenin değerine göre bu mazlumlar âdilane bir yargılamaya tabi’ tutulmadı? Neden Isparta mahkemesi hiç birini müstesna bırakmıyarak bütün bu ma’sumları tevkif etti? Ne idi suçları acaba? Yanlarında el yazma Kur’ânî ve imanî birer risale bulunduğu için miydi?..

Acaba bir İslâm diyarında Kur’ân tefsirinden ve hakikatlarının izahından ibaret, hususî el yazma bir risaleyi yanında bulundurmak suç muydu? Hani Türkiye Cumhuriyeti hükümeti sözde Avrupavari ba’zı prensibleri benimsiyen bir hükûmet sistemiydi.. ve hani fikir, din ve vicdan hürriyetinden, milletin hâkimiyetinden de söz ediliyordu?..

Evet, sağdan soldan toplattırılan o yüzyirmi ma’sum ve mazlum insanların hiç birisinde asayişe zararlı bir halleri, davranışları veya herhangi menfî bir gizli komiteyle alâkaları görülmediği ve dahiliye vekilinin hadise akabinde basına verdiği beyanatı da bunu tasdik ettiği halde, neden bu masum insanlar apar-topar tevkif ediliyordu? Diyelim ihtiyaten ve efkâr-ı umumiyeye karşı fazla rezil olmamak için, bir kaç günlüğüne siyaseten tevkifleri düşünüldü... Peki neden Isparta hapishanesinden askerî cemselerle, ta Eskişehir’e kadar yollanıp hapislere tıkıldılar?..

Ve hakeza, insanın zihnine gelebilecek pek çok istifhamlar vardır. Amma bütün bu istifhamların tek bir cevabı vardır, o da şudur:

Türkiye’de dinî hissiyatı tamamen yok etmek ve dinsizlik ve anarşiliği yerleştirmek ve hatta bolşevikleştirmek için, sinsi ve sistemli bir şekilde çalışan gizli zındık ve ifsad komiteleri, farmason teşkilâtları vesaire, o zamanki

Yükleniyor...