Mühim Bir Haber ve Bir Hatıra:
Eskişehir Mazlumlarından Üstâd Hazretleri’nin Yakın Talebesi Ispartalı Merhum Rüştü Çakın’ın Hatırasını Bizzat Dinleyip Kaleme Alan Mustafa Sungur Ağabey’in Rivayetiyle
Hz.Üstâd Barladan geldi. Şükrü Efendinin köşkünde kaldı. polisler mütemadiyen takip ediyordu. Son zamanlarda Üstâd b’azılara”gelme!” diyordu. Bir gün, çarşamba günü arama yaptılar. Kitapları aldılar. Hüsrev,Refet,Rüştü,Bekir Ağa,Saatçı Lütfü vesaireyi tevkif ettiler. O günü, (Çarşamba günü ) hapishaneye götürdüler,hapsini münferide koydular.Cuma günü resmi daireler tatil olduğu için, tahkikatın devam edememesiden, cumartesi günü beş altı polis ile beraber Hoca Efendi’ye (Bediiüzzamana) gitmişler, hükümete getirmişler. Ehali o vakit”nevar, neyok!” diye esnaf hükûmetin önüne koşmuşlar. Savcı dai “Ispartada isyan var” diye Ankaraya telgraf çektiriyor. O zaman Reis-i cumhurda Eskişehirde imiş .. mahkemenin Eskişehire nakline karar veriyorlar. kararla beraber Şükrü Kaya, civar vilayetten gelen polislerle beraber gelip, buranın polislerini azlediyor. fırka kumandanı Rüştü Paşa, ve vali Fevzi Daldal Şükrü, Kayayı karşılamaya çıktıklarında Asker ve Polisleri görünce, nevar neyok diye soruyor.”ısyan varmış !..” deyince, Rüştü Paşa: “ Yahu biz bostan bekçisimiyiz?” diye soruyor ve isyan falan olmadığını söylüyor.
Tahkikat beş altı gün devam etti..Nihayet bir gün dokuz arabayle Afyona sevk edildik. Afyondan da trenle Eskişehire yollandık. hep kelepçeliydik; kafile başı, Yüzbaşı Ruhî bey yolda kelepçeleri çıkartıp, Namaz kılmamıza müsade etti. Dinar’a varmadan Namazı kıldık.
Yollarda Askeri müfrezelere raslıyorduk. Afyon gayet tenha idi. Eskişehire vardığımızda ikişer kişilik olarak, benimle Antalya Müftüsü Çil Ahmet Efendi beraber kelepçelediler, biz en önde idik. Her kişiye bir polis, bir jandarma düşüyordu. Hapishaneye vardığımızda aramalar yapıldı.
Üstâdı tek başına bir odaya verdiler, bizleride bir odaya koydular. Sonradan gelenlerle beraber cem’an yüzyirmi kişi olduk. kırk-kırkbeş günde tahkikat bitti. Biz onbeş kişiyi hariçdiğerlerini bıraktılar... İki üç celsede mahkeme bitti. Üstâda bir sene hapis bir senede Kastamonuda nefy kalmasına ve bize da altı ay ve o kadarda memleketimiz haricinde ikametimize karar verildi. altı ay sonra, tahliye olup memleketimize geldik.
Milaslı İbrahim Halil Çulluoğlunun Hatırası
Merhum İ. H. Çulluoğlu Eskişehir hapsinde hadiseyi baştan alıp neticesine kadar uzun bir şiirle kaydetmiş. Biz ondan bir hülasa alarak düz
Eskişehir Mazlumlarından Üstâd Hazretleri’nin Yakın Talebesi Ispartalı Merhum Rüştü Çakın’ın Hatırasını Bizzat Dinleyip Kaleme Alan Mustafa Sungur Ağabey’in Rivayetiyle
Hz.Üstâd Barladan geldi. Şükrü Efendinin köşkünde kaldı. polisler mütemadiyen takip ediyordu. Son zamanlarda Üstâd b’azılara”gelme!” diyordu. Bir gün, çarşamba günü arama yaptılar. Kitapları aldılar. Hüsrev,Refet,Rüştü,Bekir Ağa,Saatçı Lütfü vesaireyi tevkif ettiler. O günü, (Çarşamba günü ) hapishaneye götürdüler,hapsini münferide koydular.Cuma günü resmi daireler tatil olduğu için, tahkikatın devam edememesiden, cumartesi günü beş altı polis ile beraber Hoca Efendi’ye (Bediiüzzamana) gitmişler, hükümete getirmişler. Ehali o vakit”nevar, neyok!” diye esnaf hükûmetin önüne koşmuşlar. Savcı dai “Ispartada isyan var” diye Ankaraya telgraf çektiriyor. O zaman Reis-i cumhurda Eskişehirde imiş .. mahkemenin Eskişehire nakline karar veriyorlar. kararla beraber Şükrü Kaya, civar vilayetten gelen polislerle beraber gelip, buranın polislerini azlediyor. fırka kumandanı Rüştü Paşa, ve vali Fevzi Daldal Şükrü, Kayayı karşılamaya çıktıklarında Asker ve Polisleri görünce, nevar neyok diye soruyor.”ısyan varmış !..” deyince, Rüştü Paşa: “ Yahu biz bostan bekçisimiyiz?” diye soruyor ve isyan falan olmadığını söylüyor.
Tahkikat beş altı gün devam etti..Nihayet bir gün dokuz arabayle Afyona sevk edildik. Afyondan da trenle Eskişehire yollandık. hep kelepçeliydik; kafile başı, Yüzbaşı Ruhî bey yolda kelepçeleri çıkartıp, Namaz kılmamıza müsade etti. Dinar’a varmadan Namazı kıldık.
Yollarda Askeri müfrezelere raslıyorduk. Afyon gayet tenha idi. Eskişehire vardığımızda ikişer kişilik olarak, benimle Antalya Müftüsü Çil Ahmet Efendi beraber kelepçelediler, biz en önde idik. Her kişiye bir polis, bir jandarma düşüyordu. Hapishaneye vardığımızda aramalar yapıldı.
Üstâdı tek başına bir odaya verdiler, bizleride bir odaya koydular. Sonradan gelenlerle beraber cem’an yüzyirmi kişi olduk. kırk-kırkbeş günde tahkikat bitti. Biz onbeş kişiyi hariçdiğerlerini bıraktılar... İki üç celsede mahkeme bitti. Üstâda bir sene hapis bir senede Kastamonuda nefy kalmasına ve bize da altı ay ve o kadarda memleketimiz haricinde ikametimize karar verildi. altı ay sonra, tahliye olup memleketimize geldik.
Milaslı İbrahim Halil Çulluoğlunun Hatırası
Merhum İ. H. Çulluoğlu Eskişehir hapsinde hadiseyi baştan alıp neticesine kadar uzun bir şiirle kaydetmiş. Biz ondan bir hülasa alarak düz
Yükleniyor...