şahsî ve hususî hayatı denince de, hususi ibadet, zikir ve tesbih, tazarru ve münacat şekli yanında; yemesi, içmesi, iktisad ve kanaatı, istiğnası ve hakeza... Uykusu, giyimi, temizliği, iffeti muhafazası, nezaheti.. Ve talebe ve dostlarına ve diğer Müslüman halka karşı muaşeret âdabı, insanî muameleleri ve tevazu’ ve saire gibi şeyler muraddır.

Onun hususi ahvali; lahikalar kitaplarında yer alan yakın talebelerinin yazdıkları takriz mahiyetindeki mektuplarında.. Ve ayrıca bugüne kadar yazılmış hayat tarihçelerinde ve buraya kadar, belki vefatına kadar olan hayatına dair kitabımızın çeşitli kısımlarında müteferrik şekilde kaydedilmişlerdir. Ancak kısmen de olsa, bunları bir arada muhtasar bir fihriste şeklinde cem’ etmeyi uygun bulduk. Bunu da sadece Barla ve Isparta hayatında görülen, duyulan ve kaydedilen kısımlarından derliyeceğiz.

Evvelâ: Üstâd Hazretlerinin hususî ibadeti, zikir ve tesbihleri keyfiyetini ele almak istiyoruz. Nasıl ki, rivayet yoluyla gelen bu hususî ahvalinin bazı köşelerine temas edilmiş, bir çok risale ve mektuplarda da kaydedildiği üzere, onun hiç bir zaman değişmiyen müstemir bir adeti olarak:

Her zaman yatsı namazını kıldıktan sonra, hemen yatağına girip uzanır.. ikibuçuk-üç saat sonra da kalkar, abdest alır ve evrad ve ezkâriyle meşgul olur. Onun sünnet-i Seniyyeye tam mutabık olan bu adeti, kış ve yaz asla değişmeden devam ettiği, hizmetinde bulunmuş bütün hizmetkârlarının şehadetiyle sâbittir. Aynı zamanda, -Çok mühim bir nur hizmeti olmazsa -atsı namazından sonra, ta ertesi günü kuşluk vaktine kadar ziyaretçi kabul etmediği de sâbit hallerindendir.

Geceleri kalktığında, iki rek’ât teheccüd namazını edadan sonra; 1922’lerde Yuşa’ tepesinde inzivaya çekildiği günlerinden beri kendisine vird edinmiş olduğu başta Cevşen’ül Kebir münacaatını ve ism-i A’zamı tazammun eden altı Esma-i Hüsnayı.. Ve ayrıca da Van’da Erek dağında bulunduğu sıralarda, Mecmuat’ül Ahzab kitabından seçmiş olduğu bazı mübarek vird ve duaları.. Bunların yanında bir de hususî olarak Kur’ân’dan alıp vird edindiği hizipleri okur, tazarru’ ve münacâtlarda bulunur, ta sabah namazı vakti olan fecre kadar...

Sabah namazından sonra da, bitirememiş dua ve virdleri varsa, seccadesinden kalkmadan oturur, onları da bitirir ve bunların hitamından sonra

da, iki rek’at Duha namazını da kılar.. Daha sonra kalkar, kahvaltısını yapar. Kahvaltıdan sonra da Risale-i Nur’un ya te’lifi veya tashihiyle meşgul olmaya başlar. . .

Hazret-i Üstâd Barla’da iken, hususî hayatının bu kısmı -yazıldığı tarzda tehalüf etmeden hep devam ettiğini, bize bizzat Barlalı Merhum Sıddık Süleyman anlatmıştı.

Yükleniyor...