hizmetinde bulunmuş zatlara hususiyle müteveccihtir. Hz. Üstâd bu hususî dairedeki zatlara karşı fedakârlık, sadakat, metanet, ihlas, kahramanlık vesaire gibi, onları asker tarzında talim ve terbiye etmiş, bazen de bir muallim, bir hoca-i dâna, bir mürşid-i ekmel vaziyetiyle onları derslendirmiştir.

Hz. Üstâd, hâs dairedeki bu talebelerine, özel olarak kendi hususî tarz-i hizmetini ve -ta’bir caizse- hâs meşrebini öğretmiştir. Fakat bu hususî terbiye metoduna mazhar talebelerin ayrı ayrı isti’dadlarda olması hasebiyle, herbirisi şu hususî tarzın, bir cihetinin bir parçasını alabilmişlerdir. Bu meselenin izahına girişirsek, hayli uzun olacaktır. Burada bu kadarıyla iktifa edip , Üstâd’ın son hayat faslında, bu meselenin şumuluna giren bir bahsin izah edildiği yere havale eder, kısa keseriz.

Barla’dan Van’a İlk Mektup

Hazret-i Üstâd Barla’ya ilk geldiği günlerde yazıldığı anlaşılan alttaki mektubu, gerçi tarihini kesin olarak bilmiyoruz. Lâkin merhum Molla Abdulmecid Efendi’nin henüz Ergani’de olduğu bir zamanda yazıldığına göre, herhalde 1926-1928 yılları arasındadır. Mektup, görüleceği üzere çok rikkatli, pek hazindir. Van’daki bir kaç talebesine birden ve beraberce yazılmış, vatan hasreti -Bir insan olarak- Hazret-i Üstâd’da da tesirini acıklı bir şekilde göstermiştir. İfade tarzı ve üslubu ağlıyor ve ağlattırıyor bir tarzdadır.


Yükleniyor...