Isparta’dan İkinci Bir Nur Talebesinin Telâkkileri
Yüzbaşı Ref’et Bey
Bu da, merhum Asım Bey gibi, müstakim ve ehl-i takva bir zat olan emekli Yüzbaşı Re’fet Bey’dir. Vefatı 1974’dür. Merhum Re’fet Bey’in (Barutçu) şahsını, sohbetlerini, derslerini çok gördüğümüz ve dinlediğimiz halde; onun hayatı, askerliği, nereli olduğu, ne zaman emekli olduğu hakkında bir bilgi maalesef tesbit edememişiz. N. Şahiner de onun vefat tarihinden başka bir şey kaydetmemiştir. Sadece 1906’da İşkodra’da doğduğunu yazmıştır.Bu büyük zatların hususî ahvali, gelecek nesiller için tarihî çok ehemmiyetli şeyler ise de; Üstâd’ın hayatı olan bu kitapta, yazılmasa da kitaba bir eksiklik vermez. Burada Re’fet Bey ve diğer zatlar için mühim olan şey, o zatların hakikat olarak Risale-i Nur ve Hazret-i Üstâd’la olan alâkalarının keyfiyetidir.
İşte Re’fet Bey, ta 1920’lerden beri Üstâd Bediüzzaman’ı gıyaben tanımış ve takib etmiş bir zattır. Bilâhare de 1930’larda Barla’da Üstâd Bediüzzaman’ı ziyaret etmiş, mesleğini ve Kur’ân hizmetindeki müstakim ve metin olan manevî caddesini tanımış ve mesleğini benimseyip ona ruhu canıyla talebe olmuştur. Merhum Re’fet Bey’in sadakat ve vefadarlığının bir alâmeti olarak da, Hazret-i Üstâd Bediüzzaman’ın her üç hapis hadisesinde ona arkadaş ve cihad safında ona asker olmasıdır.
Bu zat, 1930’da Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’ni gidip Barla’da ziyaret ettikten sonra, Hulusî Bey gibi, birden bire parlamış, terakki etmiş ve en yüksek Nur talebeleri sınıfına dahil olmuştur. Zaten Hazret-i Bediüzzaman’la halis niyetlerle görüşen herkes, derecesine göre öyle olmuştur.
Üstâd Bediüzzaman Hazretleri de, emekli yüzbaşı Re’fet Bey’i, Hulusi Bey kadar sevmiş, ona çok büyük iltifatlarda bulunmuş, hâs talebelerinin merkezine dahil etmiştir. Ayrıca Hazret-i Üstâd, Re’fet Bey’in 1934’ler de Barlada, kendisiyle ve Risale-i Nurla bir kez daha tanışıp talebe olduğunu yazmaktadır.
{İlk baskı Baskı Lahikası,Envar,s:185.}
Hazret-i Üstâd ona bazen “Nur Kumandanı”
{Şualar,Envar Neşriyat,s:474.}
bazen de ”Kur’ân aşıkı” gibi iltifatlarda bulunmuş ve taltif etmiştir.
Re’fet Bey, yalnız Barla hayatında Hazret-i Üstâd’a, gerek müstakil, gerekse arkadaşlarıyla birlikte yazdığı takrizli fıkra ve mektuplarıyla ve Hazret-i Üstâd’ın da ona yirmi iki tane hususi, beş tane de umumi ve müşterek hitab eden çok mühim ve çok orıjinal mektuplar yazmasıyla; Barla Lahikasını Hulusi Bey’den ve Bedreli Sabri Hoca’dan sonra, en çok süslendiren o olmuştur. Ayrıca da Risale-i Nur’un Mektubat mecmuasının ekseri Hulusi Bey’in suallerinin cevabları neticesinde vücuda geldiği gibi, Lem’alar mecmuasının bazıları da Re’fet Bey’in müştakane suallerinin semeresi olmuştur.
Yüzbaşı Ref’et Bey
Bu da, merhum Asım Bey gibi, müstakim ve ehl-i takva bir zat olan emekli Yüzbaşı Re’fet Bey’dir. Vefatı 1974’dür. Merhum Re’fet Bey’in (Barutçu) şahsını, sohbetlerini, derslerini çok gördüğümüz ve dinlediğimiz halde; onun hayatı, askerliği, nereli olduğu, ne zaman emekli olduğu hakkında bir bilgi maalesef tesbit edememişiz. N. Şahiner de onun vefat tarihinden başka bir şey kaydetmemiştir. Sadece 1906’da İşkodra’da doğduğunu yazmıştır.Bu büyük zatların hususî ahvali, gelecek nesiller için tarihî çok ehemmiyetli şeyler ise de; Üstâd’ın hayatı olan bu kitapta, yazılmasa da kitaba bir eksiklik vermez. Burada Re’fet Bey ve diğer zatlar için mühim olan şey, o zatların hakikat olarak Risale-i Nur ve Hazret-i Üstâd’la olan alâkalarının keyfiyetidir.
İşte Re’fet Bey, ta 1920’lerden beri Üstâd Bediüzzaman’ı gıyaben tanımış ve takib etmiş bir zattır. Bilâhare de 1930’larda Barla’da Üstâd Bediüzzaman’ı ziyaret etmiş, mesleğini ve Kur’ân hizmetindeki müstakim ve metin olan manevî caddesini tanımış ve mesleğini benimseyip ona ruhu canıyla talebe olmuştur. Merhum Re’fet Bey’in sadakat ve vefadarlığının bir alâmeti olarak da, Hazret-i Üstâd Bediüzzaman’ın her üç hapis hadisesinde ona arkadaş ve cihad safında ona asker olmasıdır.
Bu zat, 1930’da Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’ni gidip Barla’da ziyaret ettikten sonra, Hulusî Bey gibi, birden bire parlamış, terakki etmiş ve en yüksek Nur talebeleri sınıfına dahil olmuştur. Zaten Hazret-i Bediüzzaman’la halis niyetlerle görüşen herkes, derecesine göre öyle olmuştur.
Üstâd Bediüzzaman Hazretleri de, emekli yüzbaşı Re’fet Bey’i, Hulusi Bey kadar sevmiş, ona çok büyük iltifatlarda bulunmuş, hâs talebelerinin merkezine dahil etmiştir. Ayrıca Hazret-i Üstâd, Re’fet Bey’in 1934’ler de Barlada, kendisiyle ve Risale-i Nurla bir kez daha tanışıp talebe olduğunu yazmaktadır.
{İlk baskı Baskı Lahikası,Envar,s:185.}
Hazret-i Üstâd ona bazen “Nur Kumandanı”
{Şualar,Envar Neşriyat,s:474.}
bazen de ”Kur’ân aşıkı” gibi iltifatlarda bulunmuş ve taltif etmiştir.
Re’fet Bey, yalnız Barla hayatında Hazret-i Üstâd’a, gerek müstakil, gerekse arkadaşlarıyla birlikte yazdığı takrizli fıkra ve mektuplarıyla ve Hazret-i Üstâd’ın da ona yirmi iki tane hususi, beş tane de umumi ve müşterek hitab eden çok mühim ve çok orıjinal mektuplar yazmasıyla; Barla Lahikasını Hulusi Bey’den ve Bedreli Sabri Hoca’dan sonra, en çok süslendiren o olmuştur. Ayrıca da Risale-i Nur’un Mektubat mecmuasının ekseri Hulusi Bey’in suallerinin cevabları neticesinde vücuda geldiği gibi, Lem’alar mecmuasının bazıları da Re’fet Bey’in müştakane suallerinin semeresi olmuştur.
Yükleniyor...