dönmeleri.. İkinci gün başka bir tarafa, çok görünmiyen gizli-bir dere tarafına faytonla giderken, aşağıda uçan beş tayyareyi bir şey arıyor gibi gördük. Anladık ki, bizi arıyorlar. Yine aynen evvelki gün, o beş tayyare etrafımızda ve kasaba üstünde gezip; Odamıza girdiğimiz zaman onların da gitmeleri, kuvvetli bir emaredirki; bir habbe yüz kubbe vapılmış.



Salisen: Bu defaki musibette her vakit olduğu gibi, yine kaderin adaletine ve inayet-i ılâhiyyenin feyzine baktım, gördüm ki; Sair vilâyate nisbeten bir derece Nur’dan geri kalan ve Nur dairesine de yakın bulunan Kütahya adliyesini ve hükümetini, Denizli ve Kastamonu gibi Risale-i Nurlar’la alâkadar etmek..

Bana da bir şefkat tokadı olarak; Dahiliye Vekili Erzurumlu ve hemşehrim

{Bu dahiliye vekili, eski dahiliye vekili Hilmi Uran’dan sonra gelen Erzurumlu Husrev Göle ismindeki adamdır. A.B.}



ve Afyon Valisi Antalyalı ve şimdiye kadar bana ilişmemesi cihetiyle demiştim: “Gerçi serbest oldum.. şimdi böyle insaflı bir vali buldum, Emirdağ’ından gitmiyeceğim” diye bir nevi sevinç ve ihtiyatsızlığımın cezası olarak, o iki adamın elleriyle kader-i ilâhi bana tokad vurdu, adalet etti.

Afyon Valisi, Emniyet Müdürü ve buradaki hey’etle, meselemize dair Ankara’ya yazmışlar ki; “Cem’iyetçilik, Tarikatçılık gibi mes’eleler yok. Fakat Said-i Nursi’nin, onun sözüyle kendini feda edecek ikiyüzbin Nurcu kardeşleri vardır” diye başka bir cihette yine hükûmete büyük bir evham vermişler...

{Yeni yazı Emirdağ-1, s: 270.}



Hazret-i Üstâd, hiçten ve sebebsiz, kanunsuz o taarruz hadisesini on vecihle kanunsuz olduğunu ispat ederek ilân etmiştir. Üstâd’ın başucunda asılı Kur’ân’ını ve dua kitabını ve bazı imanî levhalarını almış götürmüşlerdi. Üstâd bu yazısını talebelerine ve bir nevi açık mektup olarak makamlara göndermişti. Yazı aynen şöyledir:

“Kanunca ifademi almak lâzım iken almadılar. Ben de ifademi şimdi adliyenin şahs-ı manevisine ve dahiliye vekiline beray-ı malûmat beyan ediyorum:

Bu kırk sene zarfında bu vatana ve millete hiç zarar etmeyip, pek çok menfaatı dokunan.. Ezcümle Mart ihtilâlinde isyan eden sekiz taburu bir nutukla itaâte getiren ve çok zabitleri kurtaran.. ve hareket-i milliyede “Hutuvatt-ı Sitte” risalesiyle ulemayı ve şeyh-ül İslamı ve İstanbul’u işgal eden ecnebi taraftarlığından kurtaran.. ve eski harb-i umumide merhum Enver Paşa’nın çok takdir ve tahsini ile fedakârane hizmet eden.. Ve üç dehşetli kumandanlar ona hiddet ettikleri halde ilişmeye cesaret edemeyen..


Yükleniyor...