Birinci Arzuhal

(Kendi kendime bir hasb-ı haldir)

Bu parça da, uygulanan kanunsuz durumları bildirmektedir. İsmi “Kendi kendime bir hasbihaldir.” olan parçadan bazı bölümler alıyoruz.

“...Hâkim kendisi müddei olsa, elbette “Kimden kime şekva edeyim ben dahi şaştım” benim gibi biçarelere dedirtir

Evet, şimdiki vaziyetim hapisten çok ziyade sıkıntılıdır. Bir günü, bir ay haps-i münferid kadar beni sıkıyor. Bu gurbet ve ihtiyarlık ve hastalık ve yoksulluk ve zaafiyetimle, kışın şiddeti içinde her şeyden men’edildim. Bir çocukla bir hastalıklı adamdan başka kimseyle görüşemiyorum...

Yirmi senelik bütün eserlerimi ve mektuplarımı üç adliye ve merkez-i hükûmet dokuz ay tetkikden sonra, beraatimize ve tahliyemize karar verildi. Fakat ecnebî menfaatı hesabına ve bu millet ve bu vatanın pek büyük zararına çalışan bir gizli komite, bizim beraatimizi bozmak için her tarafta habbeyi kubbe yaparak bir kısım me’murları aleyhime evhamlandırdılar. Bir maksadları: Benim sabrım tükensin, artık yeter dedirtsinler. Zaten onların şimdi benden kızdıklarının bir sebebi sükûtumdur.. Dünyaya karışmamaklığımdır. Adeta “Ne için karış mıyor? karışsın, ta maksadımız yerine gelsin” diyorlar...

{ Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 15.}



2- “Adliye vekili ve Risale-i Nur’la alâkadar mahkemelerin hâkimleriyle bir hasb-i haldir”

(Bu parçadan da bazı bölümler alıyoruz)

“Efendiler! Siz ne için sebebsiz bizimle ve Risale-i Nur’la uğraşıyorsunuz?. Kat’iyyen size haber veriyorum ki; Ben ve Risale-i Nur, sizinle değil mübareze, belki sizi düşünmek dahi vazifemizin hâricindedir. Çünki Risale-i Nur ve hakiki şâkirtleri elli sene sonra gelen nesl-i âtiye gayet büyük bir hizmet ve onları büyük bir vartadan ve millet ve vatanı büyük bir tehlikeden kurtarmaya çalışıyorlar. şimdi bizimle uğraşanlar, o zaman kabirde elbette toprak oluyorlar. Farz-ı muhal olarak o saadet ve selâmet hizmeti bir mübareze olsa da, kabirde toprak olmaya yüz tutanları alâkadar etmemek gerektir.

Evet, hürriyetçilerin ahlâk-ı içtimaiyede ve dinde ve seciye-i milliyede bir derece lâubalîlik göstermeleriyle; yirmi otuz sene sonra dince, ahlakça, namusça şimdiki vaziyeti gösterdiği cihetinden; şimdiki vaziyetten elli sene sonra bu dindar, namuskâr, kahraman seciyeli milletin nesl-i


Yükleniyor...