Ben de dedim: Hafız Ali ve Hüsrev gibi bir kardeşimiz buraya gelecek, aynı günde iki saaat sonra, çocuk geldi, dedi: Hafız Mustafa geldi... Hem Risale-i Nur’un serbestiyetinin müijdesinin, hem mahkemedeki kitaplarımıda kısmen getirdi.. Hem serçe kuşunun ve senin, hem kuddus kuşunun tabirini ispat etti, -Ki tesadüf olmadığını ispat etti.
Acaba emsalsiz bir tarzda, hem serçe kuşu acib bir surette, hem kuddus kuşu garip bir surette gelip bakması.. Sonra kaybolması.. ve masum çocuğun rü’yası tam tamına çıkması; Risale-i Nurun Hafız Ali gibi bir zatın eliyle buraya gelmesinin aynı zamanına tevafuku, hiç tesadüf olabilir mi?. Hiç ihtimal var mı ki, bir beşaret-i gaybiye olmasın?..
Evet bu mesele küçük bir mesele değil!.. Kâinat ve hayvanât ile alâkadardır. Ben Risale-i Nur’un bir şâkirdi olmak itibariyle, kendi hisseme düşen miktar ve neticeyi, binler altın lira kadar kazancım var kanaât ediyorum. Başka yüzbinler Risale-i Nur şâkirtleri ve takviye-i imana muhtaç ehl-i imanın istifadeleri buna kıyas edilsin.
Evet, dinin, şeriatın ve Kur’ân’ın yüzden ziyade tılsımlarını muammalarını hall ve keşfeden.. ve en muannid dinsizleri susturup ilzam eden.. Ve mi’rac ve haşr-ı cismanî gibi sırf akıldan çok uzak zannedilen Kur’ân hakikatlarını en mütemerrid ve en muannid feylosoflara ve zındıklara karşı güneş gibi ispat eden ve onların bir kısmını imana getiren Risale-i Nur eczaları, elbette küre-i arz ve küre-i havaiyeyi kendi ile alâkadar eder ve bu asrı ve istikbali kendi ile meşgul edecek bir Hakikat-ı Kur’âniyedir.. Ve ehl-i iman elinde bir elmas kılınçtır...”
{Yeni yazı Emirdağ-1, s: 46.}
Mevzuun etrafındaki istifhamları halleden Üstâd’ın sualli ve cevablı bir izahı:
“Sual: Sen bir mektubunda şâirane bir lâtifeyi, yani kuşların; mektuplarını okumak ve yazmak zamanında, yanınıza ve şâkirdlerin yanına gelmelerini, o lâtifeyi ciddî bir tarzda kardaşlarına yazdın. Halbuki o kuşlar, hal-ı âlemi ve Risale-i Nur’un hadisata karşı faydasını bilecek mahiyetten uzaktırlar?..
Elcevab: Emir ve izn-i ılâhî ve havl ve kuvvet-i Rabbaniye ile, umum hayvanatın melâikeden birer çobanı, birer nâzırı olduğu gibi; kuş taifesinin de bir çobanı var.. Onlar bilmese de, emr-i ilâhî ile ve ilham-ı Rabbanî ile çobanları onları sevkeder. O sevk-i fıtrî kuşlara gelen ilhama dayanır, kuşlar ilhama mazhardırlar ki; yaşı bir günlük bir Arı yavrusu, havada bir gün mesafede gider; o ilham-ı fıtrî ile, o sevk-i Rabbanî ile yolunu şaşırmadan dönüp, gelip yuvasına girer.
Acaba emsalsiz bir tarzda, hem serçe kuşu acib bir surette, hem kuddus kuşu garip bir surette gelip bakması.. Sonra kaybolması.. ve masum çocuğun rü’yası tam tamına çıkması; Risale-i Nurun Hafız Ali gibi bir zatın eliyle buraya gelmesinin aynı zamanına tevafuku, hiç tesadüf olabilir mi?. Hiç ihtimal var mı ki, bir beşaret-i gaybiye olmasın?..
Evet bu mesele küçük bir mesele değil!.. Kâinat ve hayvanât ile alâkadardır. Ben Risale-i Nur’un bir şâkirdi olmak itibariyle, kendi hisseme düşen miktar ve neticeyi, binler altın lira kadar kazancım var kanaât ediyorum. Başka yüzbinler Risale-i Nur şâkirtleri ve takviye-i imana muhtaç ehl-i imanın istifadeleri buna kıyas edilsin.
Evet, dinin, şeriatın ve Kur’ân’ın yüzden ziyade tılsımlarını muammalarını hall ve keşfeden.. ve en muannid dinsizleri susturup ilzam eden.. Ve mi’rac ve haşr-ı cismanî gibi sırf akıldan çok uzak zannedilen Kur’ân hakikatlarını en mütemerrid ve en muannid feylosoflara ve zındıklara karşı güneş gibi ispat eden ve onların bir kısmını imana getiren Risale-i Nur eczaları, elbette küre-i arz ve küre-i havaiyeyi kendi ile alâkadar eder ve bu asrı ve istikbali kendi ile meşgul edecek bir Hakikat-ı Kur’âniyedir.. Ve ehl-i iman elinde bir elmas kılınçtır...”
{Yeni yazı Emirdağ-1, s: 46.}
Mevzuun etrafındaki istifhamları halleden Üstâd’ın sualli ve cevablı bir izahı:
“Sual: Sen bir mektubunda şâirane bir lâtifeyi, yani kuşların; mektuplarını okumak ve yazmak zamanında, yanınıza ve şâkirdlerin yanına gelmelerini, o lâtifeyi ciddî bir tarzda kardaşlarına yazdın. Halbuki o kuşlar, hal-ı âlemi ve Risale-i Nur’un hadisata karşı faydasını bilecek mahiyetten uzaktırlar?..
Elcevab: Emir ve izn-i ılâhî ve havl ve kuvvet-i Rabbaniye ile, umum hayvanatın melâikeden birer çobanı, birer nâzırı olduğu gibi; kuş taifesinin de bir çobanı var.. Onlar bilmese de, emr-i ilâhî ile ve ilham-ı Rabbanî ile çobanları onları sevkeder. O sevk-i fıtrî kuşlara gelen ilhama dayanır, kuşlar ilhama mazhardırlar ki; yaşı bir günlük bir Arı yavrusu, havada bir gün mesafede gider; o ilham-ı fıtrî ile, o sevk-i Rabbanî ile yolunu şaşırmadan dönüp, gelip yuvasına girer.
Yükleniyor...