kardeşlerimin kat’î kanaatımız geldi. Burada eksik olmıyan az bir rüzgar esse idi, o çarşı dükkânlarının ekserisini yandırabilirdi. Hatta Ayet-el Kübra mağazasından on beş dükkan, ta uzakta eşyalarını çıkarıp kaçırdılar.
Bazı emarelerle Sandıklı’da, hem Afyon Kütahya ortasında Risale-i Nur’a ( yeni mektublarımı elde etmeleriyle) ve bana karşı bir ilişmek emareleri göründü. O iki hadisede, İstanbul hadisesiyle tokat yediler. Bu defa niyetlerinde bana ilişmek cezası olarak bu tokat geldi. İnşaallah o niyetten onları vazgeçirdi ve korkutup susturdu...”
{Yeni yazı Emirdağ-1, s: 106.
Bu acib yangın hadisesi dolayısıyla, Merhum Muallim Hasan Feyzi Efendi’nin kaleme aldığı şu edibâne acib tasviri şayan-ı temaşa olduğundan buraya dercetmeyi münasib gördük:
“Risale-i Nur her ateşi, her yangını söndürür.. İnsanlardaki israf ateşini iktisad Risalesi’nin nuruyla,
Ve ateşler ve alevler içinde kıvranan zavallı hastaların hastalık ateşini, hastalar Risalesi’nin nurlarından akan, yirmibeş devalı çeşmesinden fışkıran ab-ı hayat ve şifa suyu ile,
Kalbi ve kafayı ve bütün aza ve asabı saran ve sarsan vehim ve hayal vesvese ve tasa, korku ve merak yangınının dehşetli ateşini, vesvese Risalesi’nin nuru ve feyzi ile,
Riya ve süm’a, kibir ve gurur hastalıklarının hummalı ateşini ıhlâs Risalesi’nin imdad ve inayetiyle,
Benlik ve varlık, zorbalık ve küstahlık kal’asının hedmi ise, “Ene” adlı yani Otuzuncu Söz ve Altıncı Söz’ün irşadı ile kabil olur.
Tabiatın madde ve dareler çukurundan çıkamıyan kör ve sersem ve serserî kimseleri de, Risale-i Nur’un Tâbiat, zerre ve maddeler adlı Risalelerinin ve kuvvetli uzun ve mevzun, nurlu ve şuurlu elleri çıkarabilir.
İhtiyarların ölüm korkusunun ateşini, evham, ve acılarını gidermeye ise, bu namdaki Risalenin teselli ve imdadı, ma’cun ve tiryakı,feyiz ve nuru kâfi geldiği gibi.. Berzah ve merzahın elemnâk ve sûznâk ateşi ve azabına karşı da, ı’caz-ı Kur’ân ve Mu’cizat-ı Ahmediye ve ıman-ı Ahiret adlı mübarek ab-ı hayat dolu risaleler birer havuz gibidirler.
Yeryüzündeki bütün şirkin ateşini Ayet-el Kübra, Asa-yı Musa adlı mübarek eser-i azimin nur-u azimi söndürmeye kâfi geldiği gibi.. Bugün dünya ufuklarını saran ve şimdi de İslâm dünyasını tehdide başlıyan o kara dumanlı kızıl aleve karşı, bu nurun şişip kabarmakta olduğunu görüyor ve o müthiş kızılların gitmesini ve yangınını söndüreceğine candan inanıyorız.
Bazı emarelerle Sandıklı’da, hem Afyon Kütahya ortasında Risale-i Nur’a ( yeni mektublarımı elde etmeleriyle) ve bana karşı bir ilişmek emareleri göründü. O iki hadisede, İstanbul hadisesiyle tokat yediler. Bu defa niyetlerinde bana ilişmek cezası olarak bu tokat geldi. İnşaallah o niyetten onları vazgeçirdi ve korkutup susturdu...”
{Yeni yazı Emirdağ-1, s: 106.
Bu acib yangın hadisesi dolayısıyla, Merhum Muallim Hasan Feyzi Efendi’nin kaleme aldığı şu edibâne acib tasviri şayan-ı temaşa olduğundan buraya dercetmeyi münasib gördük:
“Risale-i Nur her ateşi, her yangını söndürür.. İnsanlardaki israf ateşini iktisad Risalesi’nin nuruyla,
Ve ateşler ve alevler içinde kıvranan zavallı hastaların hastalık ateşini, hastalar Risalesi’nin nurlarından akan, yirmibeş devalı çeşmesinden fışkıran ab-ı hayat ve şifa suyu ile,
Kalbi ve kafayı ve bütün aza ve asabı saran ve sarsan vehim ve hayal vesvese ve tasa, korku ve merak yangınının dehşetli ateşini, vesvese Risalesi’nin nuru ve feyzi ile,
Riya ve süm’a, kibir ve gurur hastalıklarının hummalı ateşini ıhlâs Risalesi’nin imdad ve inayetiyle,
Benlik ve varlık, zorbalık ve küstahlık kal’asının hedmi ise, “Ene” adlı yani Otuzuncu Söz ve Altıncı Söz’ün irşadı ile kabil olur.
Tabiatın madde ve dareler çukurundan çıkamıyan kör ve sersem ve serserî kimseleri de, Risale-i Nur’un Tâbiat, zerre ve maddeler adlı Risalelerinin ve kuvvetli uzun ve mevzun, nurlu ve şuurlu elleri çıkarabilir.
İhtiyarların ölüm korkusunun ateşini, evham, ve acılarını gidermeye ise, bu namdaki Risalenin teselli ve imdadı, ma’cun ve tiryakı,feyiz ve nuru kâfi geldiği gibi.. Berzah ve merzahın elemnâk ve sûznâk ateşi ve azabına karşı da, ı’caz-ı Kur’ân ve Mu’cizat-ı Ahmediye ve ıman-ı Ahiret adlı mübarek ab-ı hayat dolu risaleler birer havuz gibidirler.
Yeryüzündeki bütün şirkin ateşini Ayet-el Kübra, Asa-yı Musa adlı mübarek eser-i azimin nur-u azimi söndürmeye kâfi geldiği gibi.. Bugün dünya ufuklarını saran ve şimdi de İslâm dünyasını tehdide başlıyan o kara dumanlı kızıl aleve karşı, bu nurun şişip kabarmakta olduğunu görüyor ve o müthiş kızılların gitmesini ve yangınını söndüreceğine candan inanıyorız.
Yükleniyor...