lerek cevab verdi. Kalben “Yazık!..” dedim. Bu vazife-i Nuriyede zararı olacak. Sonra şiddetle ikaz ettim: bir düsturumuzdur. Eğer insanlara acıyorsan, geçmiş düstur onlara merhamete liyakatını selbediyor. Cennet adamlar istediği gibi Cehennem de adam ister...”
{Emirdağ-1, s: 44.}
“Aziz sıddık kardeşlerim, Meyve’nin dördüncü meselesindeki bir hakikatın izahını, Eski Said’in âfaka bakmak damarıyla ve bana hizmet eden kâtibin, Ramazan başlarında bayram alâmetini şark’ta bir hadisenin te’siriyle heyecanla demesi.. ve bu Ramazan-ı şerifteki kıymettar vakitleri radyonun mâlâyâniyatiyla zayi’ etmemesi için,manen kalbime kaç defa ihtar edildi ki; o geniş ve karışık, fırtınalı hakikatın kısaca zararlarını beyan eyle! Ben de gayet muhtasar bazı işaretler nevinde, Risale-i Nur şâkirtlerinin meraklarını ta’dil etmek niyetiyle beyan ediyorum. Fakat mesele çok geniş, vaktim de dar, halim de perişan olmasından, anlamasında zahmet çekeceksiniz. Zekâvetinize güveniyorum:
Meyve’nin o dördüncü meselesinde denilmiş ki:”Dünya siyasetine karışmadığımın sebebi; O geniş ve büyük dairede vazife az ve küçük olmakla beraber, câzibedarlık cihetiyle meraklıları kendiyle meşgul eder. Hakiki ve büyük vazifelerini onlara unutturur veya noksan bıraktırır. Hem her halde bir tarafgirlik meylini verir, zalimlerin zulümlerini hoş görür, şerîk olur.” mealinde orada denilmiştir.
şimdi ben de derim ki: Merak yüzünden ve âfakî hadisatın verdiği serhoşane gafletten zevk alan biçareler, eğer insanın fıtratındaki merak, insaniyyet damarıyla; sizin farz ve lâzım vazifeniz zararına o hadise, o geniş boğuşmalara sevk ediyor, bu da bir ihtiyac-ı manevidir, fıtrîdir derseniz; ben de derim:
Kat’iyyen biliniz ki; insanın çok mu’cizatlı hilkatine merak etmeyip, dikkat etmiyerek; iki başlı veya üç ayaklı bir insan görse, kemal-i merakla temaşasına daldığı gibi; aynen bu asırda nev’i beşerin muvakkat ve fânî tahripçi geniş hadiseleri ve zemin yüzünde yüzbin millet; ve insan nev’i gibi çok hadisat-ı acibeye mazhar o milletlerden her baharda yalnız bir tek arı milletine ve üzüm taifesine baksan, bu nev-i beşerdeki hadisâtan yüz defa daha mucib-i merak ve ruhanî, manevi zevklere medar hadiseler var. Bu hakikî zevklere ehemmiyet vermeyip, beşerin zararlı, şerli
{Emirdağ-1, s: 44.}
“Aziz sıddık kardeşlerim, Meyve’nin dördüncü meselesindeki bir hakikatın izahını, Eski Said’in âfaka bakmak damarıyla ve bana hizmet eden kâtibin, Ramazan başlarında bayram alâmetini şark’ta bir hadisenin te’siriyle heyecanla demesi.. ve bu Ramazan-ı şerifteki kıymettar vakitleri radyonun mâlâyâniyatiyla zayi’ etmemesi için,manen kalbime kaç defa ihtar edildi ki; o geniş ve karışık, fırtınalı hakikatın kısaca zararlarını beyan eyle! Ben de gayet muhtasar bazı işaretler nevinde, Risale-i Nur şâkirtlerinin meraklarını ta’dil etmek niyetiyle beyan ediyorum. Fakat mesele çok geniş, vaktim de dar, halim de perişan olmasından, anlamasında zahmet çekeceksiniz. Zekâvetinize güveniyorum:
Meyve’nin o dördüncü meselesinde denilmiş ki:”Dünya siyasetine karışmadığımın sebebi; O geniş ve büyük dairede vazife az ve küçük olmakla beraber, câzibedarlık cihetiyle meraklıları kendiyle meşgul eder. Hakiki ve büyük vazifelerini onlara unutturur veya noksan bıraktırır. Hem her halde bir tarafgirlik meylini verir, zalimlerin zulümlerini hoş görür, şerîk olur.” mealinde orada denilmiştir.
şimdi ben de derim ki: Merak yüzünden ve âfakî hadisatın verdiği serhoşane gafletten zevk alan biçareler, eğer insanın fıtratındaki merak, insaniyyet damarıyla; sizin farz ve lâzım vazifeniz zararına o hadise, o geniş boğuşmalara sevk ediyor, bu da bir ihtiyac-ı manevidir, fıtrîdir derseniz; ben de derim:
Kat’iyyen biliniz ki; insanın çok mu’cizatlı hilkatine merak etmeyip, dikkat etmiyerek; iki başlı veya üç ayaklı bir insan görse, kemal-i merakla temaşasına daldığı gibi; aynen bu asırda nev’i beşerin muvakkat ve fânî tahripçi geniş hadiseleri ve zemin yüzünde yüzbin millet; ve insan nev’i gibi çok hadisat-ı acibeye mazhar o milletlerden her baharda yalnız bir tek arı milletine ve üzüm taifesine baksan, bu nev-i beşerdeki hadisâtan yüz defa daha mucib-i merak ve ruhanî, manevi zevklere medar hadiseler var. Bu hakikî zevklere ehemmiyet vermeyip, beşerin zararlı, şerli
Yükleniyor...