Nurlar’ın Dünyada Manevi Tesiratı

Teksir makineleriyle intişara başlayan Risale-i Nur eserlerinin Türkiye’de ve dünyada manevi, büyük te’sirleri ve fütûhatları görülmeye başlamıştı. Hazret-i Üstâd da Nurların böyle yarı resmi neşriyat ve intişarının aynı zamanına tevafuk eden Kur’ân ve İslâmiyet ile alâkadar müsbet kıpırdanış ve hadiseleri, Risale-i Nur hizmeti hesabına değerlendirmelere tâbi tutuyor ve nurların manevi tesirleriyle münasebetlerini izah ediyordu. Filhakika Risale-i Nur’un intişarı ile birlikte Türkiye de ve dünyada görülen o müsbet hadiseler ona tevafuk ediyordu. Bunların yanında âlemde cereyan eden umumî ve fakat Türkiye’yi ve insanlarını da ilgilendiren hadiseleri Hazret-i Üstâd bazen kısacık ve mücmel olarak değerlendiriyor ve bazı beyanatlarda bulunuyordu. Üstâd’ın bu değerlendirmelerinden bir kaç örnek verelim:

Birinci Örnek: Ruslar 22. 3.1945’de Türkiye ile yapmış olduklan Boğazlar hakkındaki saldırmazlık antlaşmasını yenilemiyeceğini tehdit suretinde ileri sürmesi ve 17 Temmuz 1945’de Boğazların savunmasına katılmaya karşılık, Kars ve Ardahan’ı istemeleri sırasında; Hazret-i Üstâd Risale-i Nur’dan Ayet-el Kübra’nın Denizli mahkemesinden teslim alınıp serbest intişara başlaması tevafuku münasebetiyle şöyle diyordu:

“Aziz Kardeşlerim!

Hazret-i Ali radiyallahü anhü fıkrasında Ayet-el Kübra yüzünden şâkirtleri bir müsibete düşüp, onun berekâtıyla emniyet ve selâmete çıkacaklarını kerametkârane haber verdiği gibi; Ayet-el Kübra Risalesi, Risale-i Nur içinde yüzer matbu’ nüshasıyla serbestiyet noktasında daha ziyade mevki’ alması cihetiyle; bu memlekete üç büyük yağmur Rahmetine birinci vesile olduğu gibi; Ben dünya halini bilmiyorum, fakat eskiden beri boğazımızı sıkan ve daima bizi istilâ, etmeye fırsat bekliyen ve dehşetli kuvvet alan ve taraftarları bulan ve bizi istinadsız zannıyla, fırsat bekliyenin istilasından esaretinden ayet-el kübra ve arkadaşlarının serbestiyeti, çok hadise ve emarelerle şimdiye kadar Risale-i Nur sadaka gibi belâların def’ine bir vesile olduğundan, bu da bu belâya karşı vesiledir denilebilir..”

{Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 61.}



Yine aynı manada Üstâd’ın başka bir beyan tarzı:

“... Zülfikarin zuhurunun mükaddemeleri başlamasıyla, din lehinde

Yükleniyor...