nümuneler ve şahidli, ispatlı hadiselerden örnekler vermek mümkindir. Lâkin kaydedilenler maksada kifayet eder.

Evet Hazret-i Üstâd’ın üstteki sarih ifadelerinde görüldüğü gibi, bütün o acib, emsalsiz tazyik ve ihanetlerin gerisinde; Hazret-i Bediüzaman’la, yani Kur’ân’ın hakikatlarıyla kırk seneden beri mücadele eden gizli zendeka komitesinin sinsi plânları olup, hükûmetin bâzı adamları eliyle de maalesef tatbik ediliyordu. Gaye ve hedef de belli... Yoksa menf’i, garip, hasta, ihtiyar, beraet etmiş ve bütün gücüyle hükûmet ve idarecilerin nazar-ı dikkatini celbetmemeye çalışan, iman ve ahiretiyle meşgul, eserlerinin mahiyeti de hep iman, ahiret, ahlâk, serserilikten kurtarmak, asayişi temin etmek gayesine masruf olan bir insanın, bir din âliminin, bir hakikatlar kâşifinin, bir istikamet rehberinin hal ve durumundan hiç bir idare şekli, memleketin selamet ve emniyet içinde idare etmeyi isteyen hiç bir siyaset tarzı kuşkulanmaz ve karışmazdı ve karışmaması icab ederdi. Değil karışmak, bilâkis takviye ve teşçi’ ve yardım etmesi lâzımdı. En azından onun çok büyük, çok değerli eski millî ve vatanî hizmetlerinin hatır ve hatıralarına hürmeten onu rahat bırakmaları lâzım idi.!.

Zulüm ve Zulmetten Nur ve Aydınlığa

Burada zulümlü ve zulmetli ahvali muvakkat bir zaman için bırakarak, biraz da Hazret-i Üstâd’ın, Risale-i Nur ve talebelerinin müsbet ve nurânî ahvalinden ve fâtihane hizmetlerinin neticesi olan dinî inkişaf ve te’siratından bahsedecegiz:

Evet, Nur talebeleri, Denizli hapsinden beraet edip çıktıktan sonra, Risale-i Nur eserleri Türkiye’nin artık her yerinde konuşuluyor ve her tarafta aranıyordu. Hapisten önce, dört beş vilâyette neşir ve hizmet yapılmasına bedel, hapisten sonra buna bir kaç misli ilave olmuş, âdeta Risale-i Nur okuyanların sayısı ondan yüzlere çıkmıştı. İşte bu ihtiyaç ve isteği karşılamak için Nur talebeleri Risale-i Nurları el yazılarıyla çoğaltmaya yönelik büyük gayret ve faaliyetler içine girdiler. Denizli hapsinden sonra yüzlerce nüsha Nur Risaleleri yazıldı. Nurun dairesi her gün biraz daha genişleniyor, Nurlara ihtiyaç ve istek her gün biraz daha artıyordu. Artık Nur kâtipleri el yazılarıyla ihtiyaçları karşılıyamamaya dayanır bir duruma geldiler. Bu arada Nur talebeleri bu ihtiyaçtan dolayı bazı eserleri matbaalarda tab’etmek ihtiyacını kat’î duydular. Evvelâ Denizli’deki Nur talebeleri bu mevzuda çalıştılar. Üstâd da bu işe muvafakat etti. Fakat Denizli’de bu tab’ işi mümkin olmadı. Daha sonra merhum Tahiri Mutlu Ağabey bu iş için İstanbul a gitti. Evvelâ Asa-yı Musa’nın yeni harfle tab’ı düşünüldü.

Yükleniyor...